Biz, Türkiyeli translar; transfobiye karşı bir araya geldik ve bu manifestoyla sesimizi yükseltiyoruz.
Bizim için transfobi, sadece sözlüklerde yer aldığı şekliyle trans bireylere karşı duyulan nefret ve korku değil trans bireylerin cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadeleri kısaca varoluşları yüzünden maruz kaldığı tüm ayrımcılık, şiddet, ötekileştirme biçimlerini kapsar.
Toplumda herhangi bir grubun/bir bireyin; cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, din, etnik köken, sağlık durumu, bedensel farklılıklar, ırk, renk, yaş, cinsiyet gibi özellikleri nedeniyle diğer gruplara/bireylere sunulan hak ve özgürlüklerden faydalanamıyor olmasını ayrımcılık olarak değerlendirir ve buna karşı mücadele edeceğimizi duyururuz.
Stonewall İsyanı’na da Ülker Sokak Direnişi’ne de, Eryaman Davası’na da sahip çıkıyoruz. Evlerinde, sokaklarında, parklarda öldürülen; intihara sürüklenen trans bireylere sahip çıkarak ve her transın doğduğu andan itibaren verdiği mücadeleyi hareketimizin tarihi olarak kabul ederek bu manifestoyu yayımlıyoruz. Bizim mücadelemiz yan yana geldiğimizde değil, doğduğumuz anda başlıyor!
Herkes Farklı, Herkes Eşit! Tüm insan hakları transların da hakkıdır!
Trans olmak, varoluşumuzun; ikili cinsiyet sistemine sığdırılamayacak kadar çeşitli olduğunu gösteren bambaşka bir deneyimdir. Bize dayatılan ve mutlak olduğu varsayılan; cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini sorgulayan bizler, trans varoluşların belirli kategorilere hapsedilmesine izin vermeyeceğiz. Feminen/maskülen, çift cinsiyetli, cinsiyetsiz veya daha farklı şekillerde var olabiliriz ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz.
Trans bireyler; herkesle, her şartta, her zaman eşittir. Bize “ikinci sınıf vatandaş” ya da “3. Cins” gibi davranılmasına izin vermeyeceğiz. Tüm trans varoluş biçimlerinin görünürlüğünü arttırıp heteroseksist ezberi bozarak trans hareketi görünür kılacağız. Biz trans aktivistler, tüm haklar için çalışacak ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Sadece kendimiz için değil, herkes için bunu yapacağız.
Açılmak haktır, İfşa Suçtur!
Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyetlerimiz ve cinsiyet ifadelerimiz üzerinden başkaları tarafından tanımlanmayı reddediyoruz. Atfedilen cinsiyet ve beraberinde getirilen dayatmaları reddediyoruz. Kendi varoluşumuzla ilgili söz hakkı yalnız bize aittir. Yasalar, kurumlar, otorite, baskı, yaftalar, kurallarla kimliklerimizin bizim adımıza tayin edilmesine itirazımız var!
Cinsel yönelimimizi, cinsiyet kimliğimizi; gizlemek zorunda bırakılmaya ve bizi yok sayan ideolojilere ve otoritelere karşı duracağız. Trans varoluşumuz üzerinden kimliklerimizin ifşa edilmesine ve ifşanın bir tehdit olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Cinsiyetimizi, cinsel yönelimimizi, cinsiyet kimliğimizi kimseye açıklamak zorunda değiliz.
Eğitime erişim, yaşam kalitesiyle doğrudan ilgilidir!
Eğitimin heteronormatif yapısını eleştiriyoruz. İkili cinsiyet rejimi ile kurulan ve heteroseksüel cinsel yönelimi temel alan, üreme odaklı bir eğitim sistemini reddediyoruz. Var olan eğitim sistemi trans bireylerin eğitime erişimini engellemektedir. Eğitim alanındaki ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri, istihdam edilmemizi ve kendimizi gerçekleştirmemizi engellemektedir.
Sağlık herkes için haktır!
Sağlık ve sosyal hizmetlere erişimimizi engelleyen; cinsiyetçi, transfobik ve homofobik tavırlarla karşı mücadele edeceğiz. Bu tavır ve tutumları deşifre edeceğiz.
Vücutlarını dönüştürmeyi seçen trans bireylerin sağlığa erişim hakları engellenmektedir, bazen trans varoluşları sebebiyle tedavileri reddedilmektedir.
İstihdam edilme süreçlerinde trans bireylere pozitif ayrımcılık uygulanmasını talep ediyoruz.
İşe başvuru, işe alınma, terfi ettirilme, işten ayrılma, vasıfsızlaştırma süreçleri de dâhil olmak üzere her türlü transfobik, homofobik ve cinsiyetçi tutumları ifşa edeceğiz ve istihdam alanındaki her türlü ayrımcılığa karşı çıkacağız.
Kurtarılmış bölgeler değil, kentin tamamını istiyoruz!
Küçük şehirler bize mutluluk ve özgürlük vaat etmiyor, yaşam hakkı vermiyor. Yaşamak için metropollere göç etmek zorunda kalıyoruz. Göç ettiğimiz metropollerde gecelere ve gettolarda sıkıştırılmayı reddediyoruz. Kamusal alandaki transfobiyi deşifre edeceğiz. Trans seks işçilerinin belirli sokaklarda çalıştırılmasına ve buralarda yaşamaya zorlanmasına karşı çıkıyoruz. Gettolar değil kentin tamamını istiyoruz! Hatta tüm kentlerde yaşam hakkı istiyoruz!
Türkiyeli trans bireylere yaşam hakkı vermeyen küçük şehirler, aynı zamanda mültecilerin ikamet etmek zorunda olduğu uydu kentlerdir. Yerleştirildikleri bu şehirlerde trans mülteciler, hem yabancı düşmanlığının hem de transfobinin hedefi oluyorlar. Uğradıkları ayrımcılığa sessiz kalmayacağız!
Barınma hakkımızın önündeki engelleri kaldırmak için çalışacağız. Ev kiralamakta ve yurtlarda yaşanan sorunlarda trans arkadaşlarımızla dayanışarak transfobik ayrımcılığı görünür kılacağız.
Yasa yapıcı ve uygulayıcıların transfobisini deşifre edeceğiz!
Trans hakları için mücadele edeceğiz. Kolluk kuvvetlerinin ve özel güvenliğin trans bireylere işkence ve kötü muamelesine ve trans bireylerin özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü müdahaleye hep birlikte karşı çıkacağız.
Trans varoluşumuzun; “genel ahlak”, “müstehcenlik”, “Türk aile yapısı” gibi muğlak ifadelerle cezalandırılmasına, ötekileştirilmesine izin vermeyeceğiz. Kabahatler Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu gibi, trans bireylerin aleyhine yorumlanan yasal dayanaklarla cinsiyet kimliğimize yöneltilen yıldırma politikalarıyla mücadele edeceğiz.
Mağdurken zanlı oluyoruz; polisin tacizi, kötü muamelesi ve işkencesinden şikayetçi oldukça polisler “beraatle”, “takipsizlikle” ödüllendiriliyor, üstelik biz “görevi yaptırmamak için görevli memura direnme” ile suçlanıyoruz. Yasa uygulayıcıların transfobisini deşifre etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Anayasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin tanınmasını istiyoruz!
Homofobi ve Transfobi karşıtı hareketin özneleri olan bizler; anayasanın kanun önünde eşitliği düzenleyen maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi ve transfobi ve homofobi mağduru olan bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence altına alınması için mücadele edeceğiz.
Tüm bireylerin yaşam hakkı anayasal güvence altındayken cinsiyet kimlikleri nedeniyle trans bireyler nefret cinayetinin hedefi olmaktadır. Mevcut Ceza Hukukunda nefret suçları tanımlanmadığı için trans bireylere yönelik nefret suçlarının akıbeti uygulamanın inisiyatifine kalmaktadır. Uygulamanın takdir yetkisinin keyfiyetinin önüne geçmek için nefret suçları ve nefret söyleminin Ceza Hukuku’nda düzenlenmesi gerekmektedir. Ölümle yüz yüze yaşamak zorunda bırakılan trans bireylerin yaşam hakkına sahip çıkmak için nefret suçları mevzuatının oluşturulması için çalışacağız.
“Nefret cinayetlerine sessiz kalma, suça ortak olma!”
Trans cinayetleri politik cinayetlerdir. Katilleri Biliyoruz! Katiller sadece; silahı, bıçağı tutanlar değildir. Katil, trans bireyleri temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bir şekilde yaşamaya zorlayan sistemdir. Bu sorunları çözmek için çaba göstermeyen ve bu cinayetlere sessiz kalan, yasal düzenlemeler yapmayan yetkililer de kişiler de katildir!
Medyada ayrımcılığa, nefret söylemine, sansüre son verilmeli!
Medyada trans bireyler cinsel obje olarak sunuluyor, trans varoluş kriminalize ediliyor, transeksüelliğe ilişkin sterotipleri besleniyor, translara yönelik şiddet meşrulaştırılıyor. Trans bireyler karikatürize ediliyor. Sadece saldırganın ifadesiyle haber yapılıyor. Aynı zamanda medya transların hak mücadelesine sansür uyguluyor.
Medyanın transfobiden arınmasını, nefret söylemini üretmenin ve yaygınlaştırmanın aracı olmaktan vazgeçmesini; ayrımcılığı meşrulaştırmak yerine deşifre etmesini ve mağdurdan yana haberler yapmasını istiyoruz.
Medyada trans bireyleri ifşa eden ve mağduru küçük düşürücü fotoğrafları kullanmaktan vazgeçin. Kullanılan görsellerle önyargıyı beslemeyin. Trans bireyleri ifşa etmekten vazgeçin, transfobiyi görünür kılın.
Trans bireylerin, kendilerini ifade edebilecekleri alanları yaratmak için mücadele edeceğiz. Transfobiye karşı mücadele eden herkesten, trans bireylerin kendilerini temsil edebilecekleri alanları yaratma konusunda trans bireylerle dayanışmasını istiyoruz.
Transları hasta ilan etmeyi durdurun!
Trans varoluşların ötekileştirildiği başlıca alanlar arasında tıp gelmektedir. Öyle ki tıp profesyonelleri ikili cinsiyet sisteminin normalleştirilmesinin muhafızları durumuna geldiler. Bunu istismar eden bazı cerrahlar, psikiyatrist ve psikologlar tarafından uygulanan sözde tedavilere itirazımız var! Toplumsal kadınlık ve erkeklik rollerinin katılığına meydan okuyan davranışlar sergileyen çocuklar; “farklı” davranışlarının önlenmesi için psikiyatri kliniklerinde, zorlayıcı davranış değiştirme tekniklerine maruz kalıyorlar. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet kodlarını aşan cinsiyet ifadelerinin kategorilere hapsedilmesine izin vermeyeceğiz.
Askeri psikiyatrinin; “genel ahlak”, militarizm, cinsiyetçi ve transfobik ideolojilerden beslenerek trans kadınlar ve trans erkeler ile eşcinsel, biseksüel erkekleri hasta ilan etmesine karşı sesimizi yükselteceğiz. Hasta olan; “genel ahlak”, militarizm, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik heteroseksist sistemdir.
Transseksüelliği hastalık kategorisinden çıkartın ve kişisel beyanı esas kabul edin!
Trans-spesifik uzmanların yetiştirilmemesi, personelin bilgilendirilmemesi sebebiyle vücutlarını dönüştürmeyi seçen trans bireyler, hastanelerde sık sık psikolojik şiddete maruz kalmaktadırlar. Yine belirli cinsiyetçi dayatmalar vasıtasıyla beden inşası sürecinde cinsiyet ifadeleri kısıtlanmakta, belirli kalıplara uydurulmaya çalışılmaktadır. Bedenimiz bizim, bize hükmetmenizi değil, profesyonel destek vermenizi istiyoruz!
Trans cinsiyetin inşası sürecinde farklı aşamalarda, prosedürler arasındaki farklılıklar trans bireyleri mağdur etmektedir. Trans örgütler ve aktivistlerle dayanışarak cinsiyet geçiş sürecinin hiçbir trans varoluşu mağdur etmeyecek şekilde yeniden yapılandırılması için çalışacağız.Transfobi mağduru trans bireylerin, maruz kaldıkları travmalarla mücadele edebilecekleri özel merkezlerin yaratılmasını talep ediyoruz.
Seks işçiliğinin bir emek biçimi olarak tanınması için mücadelemize devam edeceğiz.
İstihdam edilmeyen buna bağlı olarak hayatını idame ettirebilmek için zorunlu seks işçiliğine yönelen trans bireyler ve/veya seks işçiliği yapmak isteyen herkes için seks işçiliğin bir emek biçimi olarak tanınmasını sağlayacağız!
Heteroseksist aile kurumunu eleştiriyoruz!
Sadece heteroseksüel ilişkileri tanımlayan; heteroseksist evlilikle kurulan, toplumsal cinsiyet rollerini yeniden ve yeniden üreten, mevcut haliyle özel mülkiyetin aktarımına hizmet ederek kapitalizmi güçlendiren erkeği eve para getiren söz/güç sahibi olarak yücelten ve kadını ev işleri ile çocuk bakımından sorumlu tutarak eve hapseden cinsiyetçi aile kurumunu eleştiriyoruz.
Trans bireyler de eşcinsel, biseksüel olabilir. LGB (lezbiyen, gey, biseksüel) bireylerin sırf cinsel yönelimleri nedeniyle birlikteliklerinin kayıt altına alınmamasını ve bu birliktelikler üzerinden heteroseksüel evli çiftlere tanınan haklar ve hizmetlerden faydalanamamasını ayrımcılık olarak değerlendiriyoruz ve buna karşı mücadele ediyoruz.
İmza ile üreme amacı için bir araya gelen ailelerin dışında, hiçbir resmi belgeye imza atmayan ve/veya üreme amacı gütmeyen kişilerin birlikteliklerin de aile olduklarını kabul ediyoruz.
Cezaevlerindeki translarla dayanışıyoruz!
Cezaevlerindeki insan hakları ihlallerinin karşısındayız. Trans bireylerin varoluşları sebebiyle uğradıkları ayrımcılıklara şahidiz! Trans bireylerin, kişisel beyanları kabul edilmeksizin varsayılan biyolojik cinsiyetleri üzerinden cezaevlerine yerleştirilmelerine ve koruma bahanesiyle tecrit edilmelerine karşı çıkıyoruz. Bu yolla trans bireyler cinsiyet kimlikleri nedeniyle bir kez daha cezalandırılmaktadır. Diğer mahkûmlarla kaynaşmaları engellenmek istediğinden ceza evlerinde, mahkûmlar için düzenlenmiş olan sosyal aktiviteler ve sosyal hizmetlerde tecrit edilmektedirler. Aktivite ve hizmetlerden faydalanmaları engellenmektedir.
Cezaevleri gibi, kadın sığınma evleri, huzurevleri ve daha nice cinsiyetlere göre düzenlenmiş kurumlar translara da uygun hale getirilmelidir.
Ancak bütün iktidar biçimlerini sorgulayarak toplumsal muhalefetle dayanışarak özgürleşebileceğimizi biliyoruz. Bulunduğumuz şartlardan memnun olmadığımız sürece sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Saygısız, ayrımcı yorumları ve davranışları kabul etmeyecek ve bunları değiştirmek için çalışacağız. Direncimiz eylemlerimize eşlik etsin ve eylemlerimiz bizi dönüştürdükleri gibi dünyayı da dönüştürsün.
Trans olduğumuz için utanmayacağız.
Biz değişmeyeceğiz, siz alışacaksınız!