Enpara’dan ikinci “cinsiyet uyuşmazlığı” vakası

Röportaj: Eylem Esen ARABACI

Son zamanlarda transların bankacılık hizmetlerine erişimde karşılaştığı ayrımcı uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında Destina Özcan’ın Enpara tarafından kimlik doğrulama sürecinde “cinsiyet uyuşmazlığı” gerekçesiyle müşteri olma talebinin reddedilmesinin ardından, bu kez Melis Arslan aynı gerekçeyle hesap açma hakkından mahrum bırakıldı. Yaşadığı süreci pembehayat.org’a anlatan Melis, bankanın görüntülü görüşme sırasında kimlikteki fotoğraf ve isimle cinsiyet ifadesi arasında “uyumsuzluk” olduğu gerekçesiyle işlemi durdurduğunu belirtti.

“Kimliğim resmi, gerekçe yasal değil”

Bankanın görüntülü görüşme sırasında yaptığı ayrımcılığı aktaran Melis, “Türkiye’nin ekonomik konjonktürünü, trans+’lara uygulanan ayrımcılık pratiklerini ve seks işçiliği dışında alternatif bir istihdam alanı yaratılmadığını göz önünde bulundurarak, her trans+ gibi ekonomik zorluk yaşadığım günlerden geçiyorum.

Nakit ihtiyacımın olduğu bir dönemde bankada çalışan yakın bir arkadaşıma ulaşarak hangi bankadan kredi çekmemin daha avantajlı olabileceğini sordum. Enpara’da kredi faiz oranlarının düşük olduğunu, başvuruda bulunabileceğimi ve hesap açtırabileceğimi öğrendim. Telefonuma uygulamayı indirdim ve kredi başvurusu için gerekli bilgileri doldurdum. Başvurduğum miktar ve ödeme periyodu onaylandı. Sıra kimlik kartı doğrulaması ve görüntülü görüşme yaparak onay sürecine gelmişti. Kimlik doğrulamayı sorunsuz bir şekilde tamamladıktan sonra görüntülü görüşme aşamasına geçtim. Kendimi tanıttım ve gerekli soruları yanıtladım. İşlemin biteceğini sandığım noktada kimliğimi kameraya göstermem istendi. Kimliğimdeki fotoğraf ve ismin, cinsiyetimle uyumsuz olduğunu söyleyerek işleme devam edilemeyeceği bilgisi verildi.” sözleriyle yaşadığı hak ihlalini anlattı. 

“Sistemsel sınır” Bahanesi 

Arslan, yetkililerle yaptığı görüşmelerin sonuçsuz kaldığını ve kimliğindeki cinsiyet hanesini değiştirmediği sürece müşteri olamayacağının bildirildiğini ifade etti. Konunun hukuki boyutunun peşine düşeceğini belirten Arslan, “Kimliğimin mahkeme kararı sonucu devlet tarafından tarafıma verildiğini, görevlerinin yalnızca kamerada yer alan görüntü ile kimlikteki bilgilerin uyumunu incelemek olduğunu hatırlattım. Aldığım bilgilendirmenin yasal olmadığını belirttim. Yetkili ile görüşülüp tarafıma dönüş yapılacağı söylenerek beklemeye alındım. Bekleme sırasında görüşmeden düştüm. Başka bir temsilci ile görüşmek için aynı süreci tekrar yürüttüm ve görüntülü görüşme aşamasına geldim. Temsilci yine aynı noktada aynı gerekçeyi sundu, ben de aynı hatırlatmaları yaptım. Temsilciden ayrıca bunun sistemsel bir sınır olduğunu, tüm temsilcilerden aynı cevabı alacağımı ve kimliğimdeki cinsiyet hanesinin değişmesi hâlinde müşteri olarak hizmet alabileceğimi öğrendim. Konunun hukuki bir boyutu olduğunu, peşine düşeceğimi ve gerekli mecralarda gündeme taşıyacağımı söyleyerek görüşmeyi sonlandırmak zorunda kaldım.” dedi.

“Sessiz kalmak ihlalleri artırır”

Transların hayatın birçok alanında ayrımcı pratiklere maruz bırakıldığını, transların eşit haklara erişemediği bir toplumda kimsenin özgür ve eşit olamayacağını vurgulayan Melis, bu tür hak ihlallerine karşı ses çıkarılması gerektiğini ise şu sözlerle aktardı:

“Trans+’lar hayatın birçok alanında hedef gösteriliyor, ayrımcı pratiklere maruz bırakılıyor, hizmetlere eşit koşullarda erişemiyor ve devlet politikaları kapsamında kriminalize edilmeye devam ediyor. Kendimizi tanımaya başladığımız ve toplum tarafından fark edildiğimiz ilk andan itibaren farklı alanlarda benzer hak ihlallerine uğruyoruz. Öğrenim hayatımıza eşit bir şekilde devam edemediğimiz için meslek sahibi olamıyor; meslek sahibi olsak bile iş bulamıyor; iş bulsak dahi bulunduğumuz yerlerde aynı süreçlere maruz kalıyoruz. Zorunlu seks işçiliğine itilerek güvensiz koşul ve ortamlarda çalışmak zorunda bırakılıyor, yaşam hakkımızı tehdit eden risklerle karşı karşıya kalıyoruz.

Ben yarın başka bir bankadan kredi sorunumu çözebilir, nakit ihtiyacımı giderebilir ve bu olayı kapatabilirim. Ancak bugün bir bankanın/işletmenin/hizmet sağlayıcının yaptığı bu hak ihlaline sessiz kalmam, yalnızca benzer ihlallerin artmasına zemin hazırlamaktan başka bir sonuç doğurmaz.

Bu nedenle tüm hizmet sağlayıcıların, kullanıcılarına eşit politikalarla yaklaşması; yönergelerini cinsiyet eşitliği kapsamında yeniden düzenlemesi ve uygulamalarının denetlenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde herkes kadar hakkımız olan hizmetlere erişebilir ve burada olduğumuzu gösterebiliriz.

Trans+’ların eşit olmadığı, hizmetlere erişemediği ve hak ihlallerine maruz kaldığı bir toplumda hiç kimse hakları bağlamında özgür ve eşit değildir. Bu nedenle bu ve benzeri hak ihlallerine karşı ses çıkarmalıyız!”