Röportaj: Eylem Esen Arabacı
pembehayat.org’un 11. Yargı Paketini Paketliyoruz serisinin ikinci bölümünde, Psikolojik Danışman Aheste ile konuşuyoruz.
Aheste, bu taslağın lubunyalar ve danışanları arasında yarattığı kaygıyı, “yine mi biz?” duygusunun altındaki yorgunluğu ve dayanışmanın iyileştirici gücünü anlatıyor.
Bu taslağın gündeme gelişi danışanlarında ya da çevrende nasıl bir ruh hali yarattı?
“İnsanlar derin bir kaygı yaşamaya başladılar. Bu yasa ne anlama geliyor, hayatlarımız bundan nasıl etkilenecek, yaşama imkanımız olmayacak mı gibi sorular soruyorlar. Zaten depresyon, kaygı bozukluğu gibi teşhisi olan kişilerin ise yaşadıkları belirsizlik ve stresten dolayı belirtileri şiddetlendi. İşlerinden olma veya haksızlığa uğrama korkusu yaşıyorlar. Halihazırda içinde bulundukları yalnızlık hali ve duygusu derinleşti.”
“Yine mi biz?” hissiyle baş etmek için toplumsal olarak neler yapılabilir?Ruh sağlığı profesyonelleri bu dönemde nasıl bir dayanışma rolü üstlenmeli?
“Doğrusu, bu soruları yanıtlamak benim için oldukça güç. Maalesef insanlar haksız yere hedef gösterildiğinde, suçlu ilan edildiklerinde ve yaşam alanları kısıtlandığında hiçbir şeye güvenleri kalmıyor. Kendilerine, ülkelerine, geleceklerine... Bu şekilde güven duygularını yitirmeleri çevresel koşulların doğal bir sonucu. Bu noktada biz psikolojik danışmanlar olarak "şunları şunları yaparsanız ruh sağlığınıza iyi gelir" diyemiyoruz. Şöyle bir metaforla açıklayabilirim: Eğer bir köyde yaşayan insanların havalarına, sularına, topraklarına zehirli kimyasallar bulaşırsa insanlar hastalanır, semptomlar gösterirler. Eğer yaşadığımız iklim bizi hedef gösteriyorsa ve haksızlığa uğratıyorsa en temel ihtiyacımız olan güven ve adalet ihtiyaçları karşılanmadığı için ruhsal bozukluk semptomları gösteririz.
Bu noktada, yaşanan güncellemeleri takip etmek, dayanışmak ve sosyalleşmek/bir aradalık kendimizi ve ruh sağlığımızı korumak için faydalı olabilir diyeyim :)“
Sen bu süreçte ne hissediyorsun, kendi dengen nasıl etkileniyor?
“Hem bir özne hem de kaygılarını, yalnızlık duygusunu dile getiren danışanlarla çalışan bir psikolojik danışman olarak oldukça zorlanıyorum. İnsanların yaşadıkları kaygı, yalnızlık, çaresizlik ve öfke gibi duyguların doğal olduğunu dile getirdikten sonra denilebilecek şeyler oldukça kısıtlı kalıyor artık. LGBTİ+ olmanın özendirilebilir bir şey olduğu, biyolojiye aykırı olduğu gibi gibi çarpıtmalarla karşı karşıyayız. Dengem şaştı diyebilirim :D Yaşadığım duyguları dile getirmek, mücadele etmek ve bir aradalığı sürdürmek ile dengemi sağlamaya çalışıyorum diyebilirim. Yalnızlaştırılan LGBTİ+'ların konuşabileceği, destek isteyebileceği ses olmak, kıyafet vb. yardımlar ulaştırmak bana iyi gelen şeyler. Bunlara odaklanmaya çalışıyorum.”