Röportaj: Eylem Esen Arabacı
pembehayat.org’un 11. Yargı Paketini Paketliyoruz serisinin üçüncü bölümünde, Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği Genel Koordinatörü Melis Tuna Arslan ile konuşuyoruz.
Melis, yargı paketi tartışmalarıyla birlikte dolaşıma sokulan “LGBTİ+ dernekleri kapatılacak” gibi dezenformasyonların nasıl bir korku iklimi yaratmayı amaçladığını anlatıyor. Bu söylemlerin yalnızca gerçeği çarpıtmakla kalmayıp, yıllardır süren örgütlü mücadelenin moralini hedef aldığını vurguluyor. Derneklerin kapatılmadığını ama baskıların her geçen gün daha görünmez biçimlerde arttığını hatırlatıyor:
“Dayanışma, varoluşun hedef alındığı en karanlık anda bile, elini uzattığında diğerinin elinin orada olacağından; seni yasal, psikolojik ve manevi olarak asla bırakmayacağından emin olmaktır. Bu, sadece hayatta kalışımızın değil, aynı zamanda zaferimizin de tek teminatıdır!”
1. 11. Yargı Paketinin gündemleşmesiyle birlikte çok yoğun bir bilgi kirliliği ve manipülasyon dönemi de beraberinde başladı. Sence bu dezenformasyonun amacı ne? Kimin işine yarıyor bu korku ortamı?
“11. Yargı Paketi’nin gündeme gelişiyle birlikte tanık olduğumuz yoğun bilgi kirliliği ve manipülasyon dalgası, tesadüfi bir durum değildir; aksine, örgütlü bir korku iklimi yaratma çabasının somut bir sonucudur. Bu dezenformasyonun birincil amacı, LGBTİ+’ları yasal ve toplumsal alanda kriminalize ederek pasifleştirmek, varoluşumuzu gayrimeşru göstermek ve mevcut haklarımızı budama niyetinde olanlara siyasi zemin açmaktır. Bu korku ortamı, en başta, anayasal hak ve özgürlüklere, sivil toplumun gücüne ve Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine karşı olan, insan hakları mücadelesini susturmayı hedefleyen odakların işine yaramaktadır.”
2.En çok yayılan iddialardan biri de “LGBTİ+ dernekleri kapatılacak” söylemi. Bu tür dezenformasyonlar karşısında hak örgütleri nasıl bir savunuculuk hattı kuruyor? Dernekler bu süreçte hem kamuoyuna hem karar vericilere hangi yollarla sesleniyor?
"LGBTİ+ dernekleri kapatılacak" gibi dolaşıma sokulan iddialar, sadece yasal bir tehdit değil, aynı zamanda morali yıpratma amaçlı bir psikolojik savaş yöntemidir. Ancak söylemlere karşı duruşumuz nettir: En güçlü savunma hattımız, hukuki zemine ve şeffaflığa dayanmaktadır. Dernekler Kanunu’na, Anayasa’ya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere tam uyum, her zaman önceliğimiz olmuştur. Faaliyetlerimizin tüzüğe uygunluğu ve mali şeffaflığı konusundaki titizliğimiz, bu tür denetim tehditlerine karşı bizi hukuken sağlam tutan en büyük güvencemizdir.
Dezenformasyona karşı kamuoyuna ve topluma sadece gerçekleri, yani yasal süreçleri, derneklerin anayasal statüsünü ve hedef kitleye sunduğu hayati hizmetleri aktararak sesleniyoruz, seslenmeye devam etmeliyiz. Karar vericilere ise, olası kısıtlayıcı düzenlemelerin hem ulusal hem de evrensel hukuk ilkelerine aykırılığını, somut ve teknik yasal argümanlarla izah ederek hukuki mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdürmeliyiz.”
3. Pembe Hayat uzun yıllardır hedef gösterilmesine rağmen ayakta kalabilmiş bir dernek. Bu dönemde seni ve ekibini ayakta tutan şey ne?Korku ile mücadelede hangi dayanışma biçimleri işe yarıyor?
“Pembe Hayat, uzun yıllardır süregelen hedef göstermelere rağmen ayakta kalabilmiş bir trans öz örgütlenmesidir. Bizi ve ekibimizi ayakta tutan şey, yalnızca profesyonel kurumsallığımız değil, aynı zamanda trans+’ların hayatına dokunarak yarattığımız somut etkiye olan derin inancımızdır. Korkuyla mücadelede en etkili araç, örgütlü dayanışma ve yalnız olmama bilincidir. Kendi içimizde kurduğumuz dayanışma stratejileri direncimizi artırırken; diğer LGBTİ+ dernekleri ile, kadın örgütleri, insan hakları örgütleri ve savunucuları ve meslek odalarıyla kurduğumuz kesişimsel ittifaklar, mücadelemizi ulusal bir demokrasi ve insan hakları meselesi haline getirmiştir.”
4. Derneklerin kapatılacağı söylentisi sadece yasal bir tehdit değil, bir yanıyla da moral bir yıpratma yöntemi gibi de görünüyor bana. Bu psikolojik savaş ortamında topluluğa ne söylemek isterdin?
“Bu psikolojik savaş ortamında, sevgili öznelere, aktivistlere, sivil toplum temsilcilerine ve kamuoyuna sesleniyorum: "Bizim varlığımız, kapısındaki tabelalara veya bir mahkeme kararına bağlı değildir; birbirimize olan sarsılmaz bağlılığımıza ve yıllardır kurduğumuz o güçlü bağlara bağlıdır." Korkunun bizi esir almasına izin vermeyeceğiz. Unutmayalım ki, bizler, bu topraklarda var olmaya, görünür olmaya ve haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.”
5. Bugün dayanışmayı hangi cümleyle tarif edersin?
“Dayanışma, varoluşun hedef alındığı en karanlık anda bile, elini uzattığında diğerinin elinin orada olacağından; seni yasal, psikolojik ve manevi olarak asla bırakmayacağından emin olmaktır. Bu, sadece hayatta kalışımızın değil, aynı zamanda zaferimizin de tek teminatıdır!”