Trans Spor Yasakları İnterseks Sporcular için Bir Tehdit!

Transların spora katılımı üzerindeki yasaklar, yalnızca trans sporcuları değil, interseks atletleri de etkiliyor. Kaos GL’de yayımlanan ve Belgin Günay’ın çevirdiği bu habere göre, giderek artan spor yasakları, cinsiyet normlarının ötesinde var olan sporcuların haklarını tehdit ediyor. 

Sam Sharpe’ın InterAct’ta yayınlanan “How trans sports bans threaten intersex athletes like me” başlıklı yazısını İnter Dayanışma için Türkçeye çeviren Belgin Günay’ın çeviri haberinde, özellikle uluslararası düzeyde uygulanan politikalar, trans kadın sporcuları hedef alırken, interseks atletlerin de dışlanmasına neden olduğundan bahsediliyor. Ayrıca haberde, interseks sporcuların deneyimlerine ve bu yasakların yarattığı ayrımcılığa dikkat çekiliyor.

Çeviri haber metninin tam hali ise şöyle:

“211, sık sık düşündüğüm bir sayı. İki dakika, on bir saniye, 2014 Minnesota Kolejlerarası Atletizm Konferansı Yüzme ve Dalış Şampiyonası’nda 200 Yard Kelebek yarışını tamamlamamın süresiydi. Bu, benim son üniversite yüzme yarışım ve hayatımdaki en mutlu gecelerden biriydi. Kendi kişisel rekorumu iki saniye geliştirmiştim; NCAA D3 yüzücüsü olarak hayatımda yüzdüğüm en hızlı süreyeydi. O dönemde diğer sporculardan farklı olduğumu biliyordum, ama bunun interseks olmamdan kaynaklandığını henüz fark etmemiştim. Neyse ki ne üniversitem ne de atletizm konferansım, yarışmalara katılma hakkımı sorgulamamıştı.

Neredeyse on yıl sonra hâlâ o gece havuzda hissettiğim derin mutluluk ve başarı duygusunu anımsıyorum. Lise ve üniversite boyunca sekiz yıl boyunca antrenman yaparak ve yarışarak kazandığım sayısız değerli anıyı da… Bu deneyimler bana hedefler koymayı, sınırlarımı zorlayarak bu hedeflere ulaşmayı öğretti. Aynı zamanda, takım arkadaşlarımla derin bir aidiyet ve dostluk duygusu kazanmamı sağladı.

Farklı olduğumu öğrenmek

Takımdaki diğer sporcular gibi ben de sürelerimizi iyileştirmeye ve zorlu antrenmanlar sırasında birbirimize destek olmaya kendimi adamıştım. Ancak bir yandan da diğer yüzücülerden farklı olduğumu hissediyordum, ama nedenini tam olarak bilmiyordum. Küçükken görünüşüm nedeniyle alay edilmiş ve zorbalığa uğramıştım. Bu yüzden üniversitede takım arkadaşlarımın beni sadece bir yüzücü olarak kabul etmesi ve ortak noktalarımıza odaklanması benim için büyük bir rahatlama olmuştu.

Yirmili yaşlarımda, birçok doktora göründükten ve kan testleri, görüntüleme gibi çeşitli değerlendirmelerden geçtikten sonra, doğal olarak oluşan cinsiyet hormonlarımın ne erkek ne de kadın tipik seviyeleriyle örtüşmediğini öğrendim. Ben interseksim. İnterseks, fiziksel özellikleri tamamen erkek ya da kadın kategorileriyle örtüşmeyen bireyleri tanımlayan bir şemsiye terimdir.

Bugün atletizmden diskalifiye edilebilirim

Bugün lise veya üniversite düzeyinde yarışıyor olsaydım, sadece farklı göründüğüm için alay edilmekten çok daha büyük endişelerim olurdu. Haziran 2023 itibarıyla 22 eyalet, trans öğrencilerin K-12 sporlarında ve bazı durumlarda NCAA sporlarında, cinsiyet kimlikleriyle uyumlu takımlarda oynamasını yasakladı. Bu yasaklar doğrudan trans öğrenci sporcuları hedef alsa da benim gibi interseks sporcular üzerinde de büyük bir etkisi var.

Benim gibi interseks bireylerin var olduğu ve hiç de nadir olmadığı gerçeğine rağmen, trans sporcuların cinsiyet kimliklerine uygun takımlardan dışlanmasına yönelik argümanlar, tüm insan bedenlerinin kesin bir erkek/kadın ikiliğine uyduğunu varsayar. Oysa insan biyolojisi, cinsiyet kromozomları, gonadlar, dış yapılar, iç yapılar, cinsiyet hormonları, cinsiyet hormonu tepkileri ve ikincil cinsiyet özellikleri olmak üzere yedi ana cinsiyet özelliğinden oluşur ve bunların her biri birçok farklı varyasyona sahiptir.

Tıpkı insanların yalnızca iki göz rengi veya iki saç rengiyle doğmaması gibi, cinsiyet özellikleri de yalnızca iki olasılıkla sınırlı değildir. Nüfusun tahmini yüzde 1,7’si, erkek/kadın ikiliğine net bir şekilde uymayan yedi cinsiyet özelliğinden en az biriyle doğar. Bu oran, ek cinsiyet hormonu ve ikincil cinsiyet özelliği varyasyonları dahil edildiğinde yüzde 5’e veya daha fazlasına çıkar. İnsan bedenleri bu kadar çeşitli olduğu için, erkek ve kadın sporcuların hangi bedensel özelliklere sahip olması gerektiğine dair dar sınırlar koyan yasalar işleyemez.

Bugün lise veya üniversite düzeyinde yarışıyor olsaydım, sadece farklı göründüğüm için alay edilmekten çok daha büyük endişelerim olurdu.

Birçok trans spor yasağı, Nisan ayında kabul edilen Kansas Temsilciler Meclisi Yasası 2238 gibi yasalardaki dile benzer bir dil kullanır. Bu yasa, biyolojik cinsiyeti şu şekilde tanımlar: “Biyolojik erkeklik ve dişilik, üreme potansiyeli veya kapasitesi bağlamında belirlenir; örneğin, cinsiyet kromozomları, doğal olarak oluşan cinsiyet hormonları, gonadlar ve doğumda belirgin olan iç ve dış genital yapılar.”

Bu tanımlar, interseks bireyleri yok saymaya ve doğuştan sahip olduğumuz cinsiyet özelliği farklılıkları nedeniyle bizi spordan dışlamaya çalışır. Birçok interseks bireyin bedeni, bu yasaların erkek veya kadın tanımlarına uymadığı için, bir interseks sporcunun hangi takımda yarışabileceği konusunda bir açıklama bulunmamaktadır. Bu da bizi spordan tamamen dışlanma riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

İnterseks sporcuların dışlanması ve denetlenmesi yeni değil

Bu tür yasaların interseks bireyleri nasıl etkilediğini birçok trans hakları savunucusu ve müttefikleri bilmiyor. Ancak, trans öğrencilerin spor takımlarına katılımını engellemek için yapılan her türlü yasal, tıbbi veya görsel değerlendirme, interseks öğrencilerin de denetlenmesine ve dışlanmasına yol açacaktır.

1960’lardan bu yana, elit kadın sporcular, atletik yönetim organları tarafından “biyolojik kadınlıklarını” doğrulamak için zorunlu genital muayeneler ve invaziv tıbbi testler gibi çeşitli aşağılayıcı ve travmatik prosedürlere maruz bırakıldı. Bu cinsiyet doğrulama prosedürleri, daha önce interseks olduklarını bile bilmeyen birçok interseks kadın sporcuyu travmatize etti ve diskalifiye etti. Bu tür uygulamalar, adil, kapsayıcı ve destekleyici bir spor ortamıyla bağdaşmaz, özellikle de çocuklar ve gençler için.

Trans spor yasakları, bu tür denetim ve ayrımcılığı elit sporlardan K-12 ve üniversite sporlarına taşıyarak tüm öğrenci sporcuların bedenlerine yönelik yoğun incelemelere, zorunlu fiziksel muayenelere ve kişisel tıbbi bilgilerin açıklanmasına neden olacaktır. Bu da genel olarak spor katılımında bir düşüşe yol açacaktır.

Bu cinsiyet doğrulama prosedürleri, birçok interseks kadın sporcuyu travmatize etti ve diskalifiye etti.

İnterseks ve trans sporcular tehdit değil, biz tehdit altındayız

Son üniversite yarışımın üzerinden yıllar geçti. Ancak interseks olduğum ve görünüşüm nedeniyle hâlâ ayrımcılığa, tacize ve medeni haklarıma yönelik tehditlere maruz kalıyorum. Sporculuk sürecinde öğrendiğim azim, kararlılık ve dayanıklılık, bu düşmanca tutumlara karşı durmamı ve haklarımı savunmamı sağlıyor. Takımımla birlikte antrenman yapma ve yarışma deneyimini, fiziksel farklılıklarım nedeniyle düzenleyici denetim ve diskalifiye riskiyle karşılaşmadan yaşayabildiğim için her zaman minnettar olacağım.

İnterseks ve trans sporcular, kadın sporlarının adaletini veya güvenliğini tehdit etmiyor. Ancak sporcuların bedenlerinin, görünümlerinin ve tıbbi kayıtlarının incelenmesini dayatan trans spor yasakları kesinlikle tehdit oluşturuyor.

Bu sürekli ve sinsi saldırılar, #TransInterseksDayanışması hareketinin neden bu kadar önemli olduğunu gösteriyor. Haklarımızı, güvenliğimizi ve özerkliğimizi koruma mücadelemizde birlikte durmalıyız.”