Trans Erkekler Anlatıyor: Transfobi ile Nasıl Mücadele Edebiliriz'

Gerçekleştirilen İkinci Trans Kampı’nda bir araya gelen trans erkekler, yaşamlarını, açılma ve geçiş süreçlerini paylaştılar. Paylaşılan hikayelerle “Ne Kadar da Trans Bir Erkek” isimli röportaj kitabı ortaya çıktı.

 

“Sürekli sorgulayarak…”

Transfobi ile mücadele yöntemi olarak tanıklığın ve deneyimleri dinlemenin değerli olduğunu söyleyen Berk İnan, “Spontane konuşmak çok tuhaf bir şey, konuştuklarımızın alt metinleri çoğunlukla sonradan baktığımızda daha iyi görülüyor. Dönüp ‘ne dedim ben’ demek lazım. Bu sorgulamayı yapabilmek için de bilgi lazım, sadece yazılı bir şeyden bahsetmiyorum bilgi derken, tanıklık, deneyim de dahil… En geniş anlamda, daha çok bilgi aktarıp daha çok soru işareti bırakmak lazım yani bence.” diye kaydetti.

 

“Pozitif bakmak gerekir önce.”

“Çünkü biz normal değiliz. Aksine biz o insanlardan daha fazla çekiyoruz, daha fazla yaşıyoruz, daha fazla yerlere gidiyoruz. Gitmek zorunda bırakılıyoruz. Farklı baskılar var, baskıları olumluya çevirmemiz lazım. Eksi birde değiliz hiçbir zaman, biz artı birdeyiz. Bu şekilde yaşarsak trans bireyler her zaman güçlü olur diye düşünüyorum.”

Deniz Atlı

 

 

“Beni eşit bir insan olarak tanımlamaları gerekiyor.”

Transfobi ile mücadele etme noktasında devletin ne yapması ve dernekler ve örgütlerin nasıl bir yerde durması gerektiğini sorduğumuz Devrim ise, şunları paylaştı:

“Öncelikle beni eşit bir insan olarak tanımlamaları gerekiyor. Seni tanımadan sana bir hak veremezler, yokmuş gibi davrandıkları için, doğmamış bebeğe don biçmek gibi bir şey bu. Dernekleri eleştirdiğim nokta da şöyle… Merdiven gibi düşünüyorum ben, basamak basamak gideceğiz ve dama, zirveye o şekilde ulaşacağız. Derneklerin çabası… Biz trans bireyler olarak; panseksüeldir aseksüeldir gibi kavramları bilmeden insanlara broşür dağıtıyoruz ve bu Ne kadar da trans* bir erkek! 21 broşürlerde bunlar yazıyor, adam bunu bilmiyor. Dernekler evet politika anlamında gelişmeli; ama bu insanlara önce bir kere onların dilinden anlatarak gelişmeli... Ben bu konuda eksik görüyorum onları, çünkü şeye benziyor; İstanbul’da doğmuş büyümüş bir insan ortamında bulunduğunda her şeyi biliyor, bütün dili biliyor. Doğu’ya gidip bunu insanlara anlatıyor. Evet dinlersin, belki sohbet de edersin, ama anlamazsın, aynı hesap benim için. Dernekler bir kere halkın çocuğu olduğunu göstermeli; elit, entelektüel, marjinal kısımlara hitap etmek kolay. Her kesime hitap etmeli. Mesela ben güneydoğu çocuğuyum, tamamıyla görünür bir aktivist olsam ben oraya gidip başarılı olabilirim, ama sen belki başarılı olamayacaksın. Hepimiz yetişmeliyiz bu alanda, ben batıda da başarılı olmalıyım, doğuda da. Çok dillilik olmalı, çok şivelilik olmalı.”