
KuirFest: Götümüz başımız ayrı oynamaya devam edecek!
Halkevleri tarafından bu sene 12.’si düzenlenen Halkın Hakları Basın, Sanat ve Dayanışma Ödülleri’nden biri KuirFest’e takdim edildi.
Götümüz başımız ayrı oynamaya devam edecek!
15 Şubat günü Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen törende Mor Patika Kadın Derneği’nden Nurten Balcı’nın takdim ettiği ödülü festival ekibinden Eylem Esen birlikte mücadeleye vurgu yaparak aldı. Pembe Hayat KuirFest’in ödül kabul konuşması şu şekildeydi:
“Bugün burada Halkevleri’nden bu ödülü almak bizim için sadece bir onur değil, aynı zamanda mücadelenin iç içe geçmiş yollarının ve dayanışmanın bir tezahürü. Bu sebeple başta Halkevleri olmak üzere burada bulunan herkese, müttefiklerimize teşekkür ederiz.
Köklerini trans mücadelesinde öncü aktör Pembe Hayat Derneği’nden alan KuirFest’in derdi hiçbir zaman steril ve apolitik bir kuir kültür-sanat platformu yaratmak olmadı. Lubunya olarak bu topraklarda görünür olmanın kendisini politik bir eyleyiş olarak görerek perdeye taşıdığı her bir deneyimin, lubunya hikayesinin ve duygunun bir direniş pratiği olduğu şiyarını benimseyerek yol aldı.
Bu şiyar aynı zamanda tarihsel bir sorumluluk. Türkiye’nin ilk ve tek kuir film festivali olarak yalnızca yedinci sanatta değil, her alanda lubunyaların sanatsal ifadelerine ve kültür pratiklerine bir zemin olma sorumluluğumuzun bilincinde hareket ediyoruz. Bu sorumlulukla 7. yılımızdan bu yana karşılaştığımız yasak ve idari baskılara karşı her sene yeni bir çatlak açarak, form değiştirerek, tırnak içinde “toplumsal hassasiyeti” eğip yasakları bükerek yeni yollar açıyor ve festivalimizi engellemelere rağmen dayanışmayla gerçekleştiriyoruz. 22-26 Ocak tarihleri arasında 13. kez düzenlediğimiz Pembe Hayat KuirFest’in 60 film, 20 gösterim, 7 etkinlik, 2 atölye ve iki ayrı yasağa rağmen lubunyanın gullümüyle yine yeniden gerçekleştiğini buradan da duyuruyoruz!
3 yıllık Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı ile yaşamlarımızı ve örgütlerimizi açıkça hedef haline getiren; natrans kadın bedenleri, doğurganlığı ve evliliği üzerinde hak iddia eden; transların hormona erişimini engellemek için her yolu deneyen; 2025’i “Aile Yılı” ilan ederek küresel toplumsal cinsiyet karşıtı ve patriyarkal ittifaklar içinde kendine yer edinmeye çalışan iktidara karşı, bugün burada kesişen tüm eşitlik, hak, adalet ve demokrasi bileşenleriyle yan yana olmaktan güç alıyor ve bir kez daha vurguluyoruz:
Lubunyaların yaşamlarına kast edip aile dışına iterek,
Onların organizasyonlarını denetimlerle yıldırmaya çalışıp kaynaklarını etki ajanlığı komplolarıyla kriminalleştirerek,
Orospuları kayıt dışına iterek,
Natrans kadın bedenlerini kuşatarak,
Medya araçlarını yaşamlarımıza yönelik masallarla dezenforme ederek,
Öteki konumlandırılan etnik kimliklerin kültür birikimi ve topraklarını işgal ederek,
Ekolojik yıkıma sebep olup rant elde ederek iktidarını pekiştirmeye çalışan güce karşı bir olmaya devam edeceğiz.
Mücadeleyle kazandığımız ortak zeminlerimizde, sendikalarımızda, siyasi partilerde, örgütlerde tüm zırıllığımızla bulunmaya, şiddet nereden gelirse gelsin karşısında olmaya ve her taşın altından çıkmaya devam edeceğiz.
Son olarak, son seçimlerle yeniden güç sahibi olduğu gibi gözünü trans bedenlere diken Trump iktidarının trans dışlayıcı nefret politikalarını hatırlatmak istiyoruz. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sonlandırarak, trans sporcuları alan dışı bırakarak, sağlık hizmetlerine erişimi sınırlandırarak ve mücadeleyle kazandığımız yasal tanınma haklarımıza saldırarak iktidar devşirmeye çalışan emperyal gerici küresel güçlere karşı hayatın her alanında ve birbirimizin hikayelerinde olmaya, eşitlik talep etmeye, düzene dinamit olmaya ve götümüzü başımızı ayrı oynatmaya devam edeceğiz!
Önce uğursuz gelecek, ancak lubunyaların ve kadınların kurtuluşu herkesi özgürleştirecek!”