
Uluslararası Avrupa Sex İşçileri Hakları Komitesi'nin (ICRSE) internet sitesindeki habere göre; Perulu Göçmen Trans Kadın Sex İşçisi Venessa Campos, 16 Ağustos gecesi Paris'te bir parkta 5 kişi tarafından bıçak ve silahla saldırıya uğradı ve göğsünden vurularak öldürüldü. Saldırganların Paris'in bazı bölgelerinde trans sex işçilerini ve müşterilerini hedef alan bir çete olduğu belirtildi.

Fotoğraf: Cyril Zannettacci, Libération
'Meslektaşımız Venessa Campos öldürüldü.
Bir kez daha şoktayız. 16 Ağustos gecesi, Bois De Boulogne'da Venessa'ya saldırıldığı ve öldürüldüğü ile ilgili meslektaşlarımızdan birçok mesaj ve telefon aldık.
7-8 kişilik bir erkek çetesi ona saldırmıştı ve bu daha önceki saldırıların devamıydı. Bunun bölgedeki sex işçilerini ve onların müşterilerini soymak için oluşturulmuş bir çete olabileceğini düşünüyoruz. 'Ile de France' bölgesine sex işçilerini hedef alan çeteler yaygınlaşmakta. Uzun zamandır örgütlenen ve çeteleri bölgeden kovan sex işçileri daha sonra yalnızken saldırıya uğramakta.
Bugün Venessa için yastayız. Trans kadın sex işçilerinin cinayetleri nadiren olan olaylar değil, sürekli tekrarlayan olaylardır ve bizler bu cinayetlere ve şiddete karşı kamuoyunu ve yetkilileri sürekli uyarmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki bir kez daha kendimizi yalnız başımıza bulduk.
Göçmen Trans Kadın Sex İşçilerinin hayatları neden bu kadar önemsiz' Neden sadece haber olarak değerlendiriliyoruz' Gazeteciler neden bu kadar cahil' Neden 'Travesti Fahişe Öldü!' diye bir haber başlığı atabilecek ve bizi tekrar ölüme ve şiddete itecek kadar saygısızlar. Bir fahişenin hayatı, hayat sayılmaz mı'
Kendi aramızda ufak bir tespitimiz var. Bizim ölümlerimiz toplumda hiçbir duyguyu uyadırmıyor. Bizler için asla ulusal yas ilan edilmez ya da resmi bir anma yapılmaz. Politikacılar daima sessizdir. Sansasyonel haber makaleleri yayınlanır ve biter, sonra herşey sessizliğe bürünür. Korkuyla çalışmaya devam etmek ve sıradaki kim olacak diye beklemek zorunda kalırız.
Ölümlerimiz normalleştiriliyor. Sanki öldürülen bir fahişe, bir video oyunu karekterinden farksız gibi, cinsiyetçi bir şaka gibi, insanlar sadece gülüp geçiyor.
'Öldürülen kişi sadece bir 'tro'ymuş', bu gelip geçen insanlar tarafından sürekli duyduğumuz bir hakaret. Bu tabirle kendini ilerici ve feminist olarak tanıtan politik hareketlerde bile hepimiz yüzyüze geliyoruz.
'Sen gerçek bir kadın değilsin!' Bu cümlenin manasını çok iyi biliyoruz: Saygıyı hak eden 'normal' dediğiniz insanlığınızın bir parçası olmadığımız! Bizi sanki başka bir türmüşüz gibi tedavi etmeye çalışıyorsunuz, 'normal' vatandaşları korumak için maaş alan polisler, bizi her gün taciz ediyorlar, para cezaları yazıyorlar ve evlerimizi mühürlüyorlar. Sadece aşağılamak için bize 'beyefendi' diye sesleniyorlar. Gözaltında ya da hapiste bizi saldırıya ve tacize maruz kalacağımız erkek koğuşlarına kapatıyorlar.
Öldürülen kişi bir göçmendi ve zaten Fransa ile bir bağı bulunmuyor diye düşünülüyor. Ailesi de onu reddettiği için davası kapandığında hiç kimse onun hakkının aramayacak, bu iş çok kolay olacak diye düşünmeyin.
Onun ailesi biziz! Onu hatırlayarak ve unutmayarak yolumuza devam edeceğiz. Hayata umutla ve direnerek devam edeceğiz! Bizden sonra yerimize gelecek gençlere daha iyi biryer bırakacağız.
Üzgünüz, acılıyız ve öfkeliyiz!
Önümüzdeki günlerde yapacağımız eylemleri düşünerek, herkesi şiddete karşı seferberliğe çağırıyoruz!'
Açıklamanın ardından 21 Eylül günü birçok örgütün çağrı ve katılımıyla 'Venessa Campos Anısına Uluslararası Eylemlilik Günü' ilan edildi ve kitlesel bir eylem düzenlendi. Kitlesel eylem 13 ülkedeki 14 şehirde yapıldı. Venassa Campos için adalet istendi. Göçmenler, translar ve sex işçilerine yönelik şiddetin bitmesi çağrısında bulunuldu.

Trans hakları aktivisti Clemence Zamora Cruz, LCI haber sitesine yaptığı açıklamada şöyle söyledi,
'Bizler, hepimiz Venessa Campos'uz. Şuan Fransa'da bizim haklarımızın yasal olarak istikrarsızlığına ve yetersizliğine bakıldığında, göçmen trans kadın sex işçisi birisine sokakta saldırılmasının, saldıran kişi tarafından cazip olmadığını kimse söyleyemez!'
Fransa'nın Cinsiyet Eşitliği sekreteri Marlene Schiappa ise yaptığı açıklama da 'bakanlığın transfobiyle mücadele ettiğini, göçmenlere ve sex işçilerine karşı uygulanan şiddetle de mücadele etmeye devam edeceklerini' söyledi.
Le Parisien'e göre, geçtiğimiz yıl Bois de Boulogne'da en az 12 sex işçisi öldürüldü.
Fotoğraf: Cyril Zannettacci, Libération

Fotoğraf: Cyril Zannettacci, Libération
Şiddete karşı seferberlik
Fransa'daki İnsan Hakları örgütleri ve LGBTİ toplulukları eylem çağrısı yaparken 'Fransa Sex İşçileri Sendikası' (STRASS) internet sitesinden bir açıklama metni yayınlayarak şiddete karşı seferberlik çağrısında bulundu. Sendikanın açıklaması şu şekilde:'Meslektaşımız Venessa Campos öldürüldü.
Bir kez daha şoktayız. 16 Ağustos gecesi, Bois De Boulogne'da Venessa'ya saldırıldığı ve öldürüldüğü ile ilgili meslektaşlarımızdan birçok mesaj ve telefon aldık.
7-8 kişilik bir erkek çetesi ona saldırmıştı ve bu daha önceki saldırıların devamıydı. Bunun bölgedeki sex işçilerini ve onların müşterilerini soymak için oluşturulmuş bir çete olabileceğini düşünüyoruz. 'Ile de France' bölgesine sex işçilerini hedef alan çeteler yaygınlaşmakta. Uzun zamandır örgütlenen ve çeteleri bölgeden kovan sex işçileri daha sonra yalnızken saldırıya uğramakta.
Bugün Venessa için yastayız. Trans kadın sex işçilerinin cinayetleri nadiren olan olaylar değil, sürekli tekrarlayan olaylardır ve bizler bu cinayetlere ve şiddete karşı kamuoyunu ve yetkilileri sürekli uyarmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki bir kez daha kendimizi yalnız başımıza bulduk.
Göçmen Trans Kadın Sex İşçilerinin hayatları neden bu kadar önemsiz' Neden sadece haber olarak değerlendiriliyoruz' Gazeteciler neden bu kadar cahil' Neden 'Travesti Fahişe Öldü!' diye bir haber başlığı atabilecek ve bizi tekrar ölüme ve şiddete itecek kadar saygısızlar. Bir fahişenin hayatı, hayat sayılmaz mı'
Kendi aramızda ufak bir tespitimiz var. Bizim ölümlerimiz toplumda hiçbir duyguyu uyadırmıyor. Bizler için asla ulusal yas ilan edilmez ya da resmi bir anma yapılmaz. Politikacılar daima sessizdir. Sansasyonel haber makaleleri yayınlanır ve biter, sonra herşey sessizliğe bürünür. Korkuyla çalışmaya devam etmek ve sıradaki kim olacak diye beklemek zorunda kalırız.
Ölümlerimiz normalleştiriliyor. Sanki öldürülen bir fahişe, bir video oyunu karekterinden farksız gibi, cinsiyetçi bir şaka gibi, insanlar sadece gülüp geçiyor.
'Öldürülen kişi sadece bir 'tro'ymuş', bu gelip geçen insanlar tarafından sürekli duyduğumuz bir hakaret. Bu tabirle kendini ilerici ve feminist olarak tanıtan politik hareketlerde bile hepimiz yüzyüze geliyoruz.
'Sen gerçek bir kadın değilsin!' Bu cümlenin manasını çok iyi biliyoruz: Saygıyı hak eden 'normal' dediğiniz insanlığınızın bir parçası olmadığımız! Bizi sanki başka bir türmüşüz gibi tedavi etmeye çalışıyorsunuz, 'normal' vatandaşları korumak için maaş alan polisler, bizi her gün taciz ediyorlar, para cezaları yazıyorlar ve evlerimizi mühürlüyorlar. Sadece aşağılamak için bize 'beyefendi' diye sesleniyorlar. Gözaltında ya da hapiste bizi saldırıya ve tacize maruz kalacağımız erkek koğuşlarına kapatıyorlar.
Öldürülen kişi bir göçmendi ve zaten Fransa ile bir bağı bulunmuyor diye düşünülüyor. Ailesi de onu reddettiği için davası kapandığında hiç kimse onun hakkının aramayacak, bu iş çok kolay olacak diye düşünmeyin.
Onun ailesi biziz! Onu hatırlayarak ve unutmayarak yolumuza devam edeceğiz. Hayata umutla ve direnerek devam edeceğiz! Bizden sonra yerimize gelecek gençlere daha iyi biryer bırakacağız.
Üzgünüz, acılıyız ve öfkeliyiz!
Önümüzdeki günlerde yapacağımız eylemleri düşünerek, herkesi şiddete karşı seferberliğe çağırıyoruz!'

Venessa için adalet
Açıklamanın ardından 21 Eylül günü birçok örgütün çağrı ve katılımıyla 'Venessa Campos Anısına Uluslararası Eylemlilik Günü' ilan edildi ve kitlesel bir eylem düzenlendi. Kitlesel eylem 13 ülkedeki 14 şehirde yapıldı. Venassa Campos için adalet istendi. Göçmenler, translar ve sex işçilerine yönelik şiddetin bitmesi çağrısında bulunuldu.

Yasalar istikrarsız ve yetersiz
Protestocular aynı zamanda sex işçiliğinin hala ülkede güvence altına alınmadığı ve insanlar güvensiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakıldığı için Fransız Hükümetini suçladı.Trans hakları aktivisti Clemence Zamora Cruz, LCI haber sitesine yaptığı açıklamada şöyle söyledi,
'Bizler, hepimiz Venessa Campos'uz. Şuan Fransa'da bizim haklarımızın yasal olarak istikrarsızlığına ve yetersizliğine bakıldığında, göçmen trans kadın sex işçisi birisine sokakta saldırılmasının, saldıran kişi tarafından cazip olmadığını kimse söyleyemez!'
Fransa'nın Cinsiyet Eşitliği sekreteri Marlene Schiappa ise yaptığı açıklama da 'bakanlığın transfobiyle mücadele ettiğini, göçmenlere ve sex işçilerine karşı uygulanan şiddetle de mücadele etmeye devam edeceklerini' söyledi.
Le Parisien'e göre, geçtiğimiz yıl Bois de Boulogne'da en az 12 sex işçisi öldürüldü.
