Kumuz'un hazırladığı haberde, LGBTİ+ aktivisti Seyhan Arman, Niler Albayrak ve Kıvılcım Arat'ın demeçleri yer alıyor. Kadına, hayvana ya da translara dönük saldırıların birbirinden bağımsız olmadığını söyleyen Arman, siyasilerin nefret söylemleri sonucu toplumun da kendine görev çıkardığını ve nefret suçlarının arttığının altını çizerken, 'daha güçlü ve örgütlüyüz' vurgusu yapıyor.
 

'Öldükten sonra bile nefret'

25. dönem CHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Önseçim Aday Adayı olan ve şimdi Avcılar'da hem mahalle delegesi hem de ilçe yöneticisi olarak aktif siyaset yapan ancak yaşamının birçok döneminde nefret saldırılarına maruz kalmış trans kadın Niler Albayrak da sırf trans olduğu için geçmişte uğradığı silahlı saldırıyı hatırlatıyor. Albayrak, aylarca yatağa bağlı kaldığını, bedeni kadar ruhunun da bu süreçlerde çok yaralandığını ancak yine de mücadeleyi sürdürdüğünü söylüyor. 'Trans cinayetlerini duyduğumda tabii ki çok üzülüyorum ama üzüntümün en büyük nedenlerinden biri de cenazelerimizin ortada kalması. Cinsel kimliğimizden dolayı neredeyse namazı kıldıracak imam bile bulamıyoruz, rica minnetle yaptırabiliyoruz. Öldükten sonra bile transfobik-homofibik yaklaşımlara maruz kalıyoruz.'
 
Homofobik saldırıların sistematik olduğunu söyleyen Albayrak, 'Hiçbir hükümet, LGBTİ+ hakları için çalışma yapmadı, zaten homofobik olan toplum da yasal çerçevede 'nasılsa bunlara kimse sahip çıkmıyor' deyip rahatlıkla şiddet uyguluyor. Bunu hak görüyor. Birçok yasal boşluk var.' Çalışma yaşamında da ayrımcılığa maruz kaldıklarını söyleyen Albayrak, 'Kimse bize iş vermek istemiyor. Pek çoğumuz fuhuş sektöründe çalışmak zorunda bırakılıyoruz' diyor.
 
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.