İHD: Kadın sendikacılar derhal serbest bırakılmalı!

13 Şubat günü düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda gözaltına alınan 15 kadın sendikacından 9'u 16 Şubat günü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliği tarafından tutuklandı. Tutuklanan kadın sendikacılar şöyle: KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, SES'in eski Genel Başkanı ve hâlâ Kadın Sekreterliği görevini sürdüren Bedriye Yorgun, Tüm Bel Sen Kadın Sekreteri Güler Elveren, Eğitim Sen Ankara Şube Kadın Sekreteri Güldane Erdoğan, SES Ankara Şube Kadın Sekreteri Nurşat Yeşil, SES Kadın Komisyonu üyeleri Belkıs Yurtseven, Hülya Saruhanoğlu, Eğitim Sen Kadın Komisyonu üyeleri Evrim Özdemir ve Hatice Kahraman.

GİZLİ SORUŞTURMANIN GELDİĞİ VAHİM NOKTA

İHD yaptığı açıklamada, 'Görüldüğü gibi KESK ve bağlı sendikaların kadın çalışmalarını yürüten yöneticileri tutuklandı'diyerek şöyle devam etti: 'Avukatlarından aldığımız bilgiye göre, soruşturma tamamen gizli yürütüldü. Gözaltında kaldıkları süre boyunca suçlamayla ilgili hiçbir soru sorulmadı. Savcılıkta hiçbir belge gösterilmedi; sadece birkaç soru soruldu. Sorgu hâkimi kendilerine yöneltilen suçlamayla ilgili belgeleri kendilerine göstermedi. Sadece onları dinledi. Sonuçta beş kişiyi serbest bıraktı; dokuz kişiyi tutukladı. Belki de ilk defa insanlar kendileriyle ilgili soruşturma dosyasının kapağını bile göremeden tutuklandılar. Kendilerine sadece 2009 yılında bir kişinin bilgisayarında çıktığı belirtilen bazı yazılarda, kendileriyle ilgili özgeçmiş bilgileri bulunması gerekçe gösterilerek, 'yasadışı örgüt üyeliği'yle suçlandılar. Başkaca somut bir suçlamayla karşılaşmadılar.'

ÖZEL YETKİLİ YARGILAMA YASA VE HUKUK TANIMIYOR

Açıklamada şunlar belirtildi: 'Özel yetkili yargılama sistemi artık kendi mecrasında yasa ve hukuk tanımaz bir noktaya doğru gidiyor. Bu mahkeme ve savcılıklar AİHM içtihatlarını tanımıyor. Aynı suçlamayla karşılaşan on dört kişiden beşine adlî kontrol uygulanabiliyor ancak dokuzuna niçin uygulanamıyor' Bu mahkemeler kendine özgü bir muhakeme sistemi oluşturmuş durumdalar. Siyasal iktidarın bu hukuksuzluğa biran önce son vermesi lazım. Sadece başbakanın görevlendirdiği kişilerin korunmasıyla! yetinen bir siyasal iktidarın yaratmış olduğu özel yargılama sisteminin vahametini artık anlaması lazım.

KADINLARIN PANTOLON GİYMESİ BİLE MÜCADELEYLE ELDE EDİLDİ

KESK kurulduğu yıldan beri ve KESK'e bağlı sendikalar uzun zamandır toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi vermeye çalışmaktadır. Bunun için tüzüklerini değiştirmişlerdir. Genel Kurul kararları almışlardır. Merkezî ve yerel kadın komisyonları kurup mücadele etmektedirler. Kamu görevlisi kadınların pantolon giymesi bile mücadeleyle elde edilmiş bir kazanımdır. KESK'i diğer konfederasyonlardan ayıran en önemli özellik vermiş olduğu kadın mücadelesidir. KESK'in bu bağlamda toplumsal muhalefet içerisindeki aktivitesi engellenmekte, yasadışı gösterilmeye çalışılmaktadır. Yapılacak yargılamada suçlamaların asılsızlığı ortaya çıkacaktır, ancak geçecek zaman içerisindeki mağduriyetlerin bedelini KESK'li kadınlar ve bu kadınların çocukları ödeyecektir.

ANNELERİYLE BİRLİKTE ÇOCUKLARI DA CEZALANDIRILDI

AKP iktidarının kadın-erkek eşitliği algısı yerine aile algısını benimsediği bu dönemde, yaratmış olduğu özel yargılama sistemi bunu dahi görmedi. Tutuklanan KESK'li kadınların birçoğunun küçük yaşta çocukları ve sağlık sorunları bulunmaktaydı. Çocuklar açısından anayasadaki çocuğun yararı ilkesi görmezden gelindi ve tutuklanan anneleriyle beraber çocuklar da cezalandırıldı. Beğenmediğimiz bu anayasanın emredici kurallarına dahi uymayan bu özel yargılama sistemi, daha fazla insanı yutmadan biran önce sona erdirilmelidir.

Tutuklu kadın sendikacıların en kısa zamanda serbest bırakılmasını bir kez daha talep ediyoruz.'