Pembe Hayat, Siyah Pembe Üçgen ve CISST Translara Özel Cezaevini Tartıştı

 İzmir’de açılması planlanan translara özel cezaevi konusunda istişare toplantısı alan Pembe Hayat Derneği tüm riskler, yapılabilecekler ve eylem planına dair konuştu. Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden Demet Yanardağ’ın da video-konferans yöntemiyle katkı sunduğu toplantıda Av. Hayriye Kara ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden Zafer Kıraç uzman olarak katıldı.

"Bu cezaevinde yemeklere top yekun zehir konmayacağını, isyan çıkardılar denip öldürülmeyeceklerini ya da tecritin yaratacağı psikolojik işkencenin sonuçlarını kimse garanti edemez."

Zafer Kıraç cezaevlerine dair özel ihtiyaçları olan mahpuslara dair bir bilgilendirme aktarımı yaptıktan sonra translara özel açılması planlanan cezaevinin bir tecrit olacağından ve muhtemel risklerinden bahsetti. İnsan hakları ihlallerinden bahsederken özellikle açık eşcinsel erkek ve trans kadın mahkumların karşılaştığı problemlere değinen Zafer Kıraç, bu durumun hak ihlallerini daha görünmez kılacağını, işkence ve kötü muamele durumlarını artıracağını vurguladı.

SPÜ’den Demet Yanardağ ise devletin bunu yaparken iyi niyetli olmadığını vurguladı. Önceleri kabahatlar kanunu üzerinden kesilen cezaların artık teşhircilik ve halka açık yerlerde cinsel ilişkiye girme şeklinde tutanaklar hazırlanarak daha ağır cezai yaptırımlara evrilmeye çalışıldığını söyledi. Bu cezaevinin yapılmasını da yine daha fazla trans kadın ve açık eşcinsel erkeği tutuklu yargılamak ve tecrit etmek amacıyla yapılıyor olabileceğine dikkat çekti.

Cezaevlerinden gelen mektuplarda çeşitli hak ihlallerinin anlatıldığını belirten Pembe Hayat yönetim kurulu üyesi Buse Kılıçkaya, bu hak ihlallerinin görünür kılınması ve memurların cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık eğitimi almasının devletin asıl önceliği olması gerektiğini vurguladı. "Bizlere özel cezaevi yerine mevcut cezaevlerindeki ihtiyaçlar gözetilerek şartların iyileştirilmesi gerekir" dedi.

Av. Hayriye Kara ise ceza infaz istemi mevzuatında "farklı cinsel yönelimi" olanların ayrı koğuşlarda barındırılması gerektiği söylenerek aslında mevzuatta LGBT kimlikler tanınmakta olduğunu söyledi. Ancak uygulamaya bakıldığında "biz bunları koruyamayız, hem zaten diğerleriyle aynı koğuşa koyarsak cinsel ilişkiye girerler" gibi afaki nedenler gösterilerek tek kişilik ışığın dahi girmediği hücrelere konulduklarını anlattı.

Sorun alanları, hak ihlalleri, devletin ayrımcı ve görmezden gelen politikaları tartışıldıktan sonra CISST Derneği’nden Zafer Kıraç, bir eylem planı ve yol haritası çıkarmak üzerine önerilerini sundu. Bu önerilerden Türkiye’de faaliyet yürüten LGBTİ ve insan hakları örgütlerinin bilgi edinme hakkını kullanarak Adalet Bakanlığı’ndan LGBTİ mahpuslara dair sorular sormalarının hem elde bir veri olması anlamında hem de gelecek cevabın yasal bağlayıcılığı anlamında önemli olacağını vurguladı. Yine Adalet Bakanlığı, Aie ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan randevu talep edilerek devletin böylesi bir cezaevine neden ihtiyaç duyulduğuna dair gerekçeleri öğrenmek ve bu gerekçeleri yerinde gözlemlemek için talepte bulunmak adına görüşülebileceği konuşuldu. Milletvekilleri aracılığıyla bir soru önergesini meclise sunmanın da konuyu gündemleştirmek ve tartışılabilir kılmak adına iyi olacağı kararlaştırıldı.

Konuyla ilgili Hapiste LGBT’de çıkan yazıyı okumak için tıklayınız.

Bu toplantı Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı’nın finansal olarak desteklediği Nefret Etme Projesi kapsamında Pembe Hayat ve Kaos GL Dernekleri tarafından organize edilmiştir.