Pembe Hayat Derneği’nden milletvekillerine çağrı

Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği, TBMM gündemine gelmesi beklenen Anayasanın 24. ve 41. maddelerinde değişiklik teklifine ilişkin yasa önerisiyle ilgili siyasal bilgi notunu milletvekillerine iletti. 

Dernek bilgi notunda; milletvekillerinin Anayasa’ya ve anayasal hükümle geçerli uluslararası sözleşmelere sadık kalması çağrısında bulunarak, söz konusu değişiklik tekliflerine ilişkin yasa önerisine karşı vekilleri hayır demeye çağırdı:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, biz trans yurttaşları da temsil etmekle yükümlü olan tüm milletvekillerine çağrımız bu anayasa değişiklik teklifine hayır oyu vermenizdir. Anayasa değişikliği teklifi; insan haklarını korumak bir yana dursun, aksine ayrımcılık ve şiddeti artıracak, cezasızlık koruması ile failleri nefret suçuna teşvik edecektir. Siz milletvekillerine sorumluluk ve görevlerinizi bir kez daha hatırlatarak, Anayasa’ya ve anayasal hükümle geçerli uluslararası sözleşmelere sadık kalmanız çağrısında bulunmaktayız.”

Pembe Hayat Derneği, anayasa değişikliği teklifine gerekçe olarak sunulan ve dezenformasyon teşkil eden sebeplerin doğrudan trans yurttaşları hedef aldığını belirtti. Geçmişte de benzer hedef göstermeler ve yanlış söylemlerin yol açtığı sonuçların da göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizerek, bu yasa önerilerinin transların karşılaştıkları şiddeti ve nefret suçlarını da artıracağını belirtti.

 

Bilgi notunun tamamı:

Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği olarak, bu siyasal bilgi notunu, TBMM gündemine gelmesi beklenen Anayasanın 24. ve 41. maddelerinde değişiklik  teklifine ilişkin yasa önerisi ile alakalı ilginize sunmaktayız.

Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği olarak, kurulduğumuz 2006 yılından bu yana, transların insan hakları, eşit yurttaşlık, ayrımcılık ve nefret suçlarıyla mücadele alanında çalışmaktayız. Türkiye’de yaşayan travesti, transeksüel ve kendisini ikili cinsiyet rejimi içerisinde tanımlamaktan hoşnut olmayan yurttaşlar olarak kanunlar önünde eşitlik, hakkaniyet ve demokratik katılım mekanizmalarında yer alma hususunda yıllardır ısrarla çaba göstermekteyiz.

Anayasa’da değişiklik öneren yasa teklifine, evrensel insan hakları ve eşit yurttaşlık ilkesine inanan ve bunun için yüce meclis önünde and içerek sorumluluk altına girmiş bir milletvekili olarak, sizden ısrarla hayır demenizi talep etmekteyiz.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 10, tüm yurttaşların herhangi bir ayrım gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olduğunu vurgular. Türkiye, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) de imzacısıdır ve Anayasa madde 90 gereği usulüne uygun yürürlükte olan uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. AİHS de bunlardan biri olup, AİHM kararları Türkiye'de bağlayıcıdır. Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) de kanun hükmündedir. Anayasa’nın 13. 17. ve 20. maddeleri de kişilerin temel hak ve hürriyetlerini, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını, özel hayata saygı ve özel hayatın gizliliği haklarını güvence altına almaktadır.

Türkiye’nin de imzacısı olduğu ve uygulamakla yükümlü bulunduğu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan güncel Hastalıkların Uluslararası Sınıflandırması (ICD-11), 17. başlık “Cinsel Sağlıkla İlgili Durumlar” altında HA60, HA61 ve HA6Z kodları ile cinsiyet hoşnutsuzluğu bir hastalık olarak değil; kişinin doğumda atanan bedeninden, cinsiyetinden ve toplumsal olarak beklentilerden kaynaklı hoşnutsuzluk olarak sınıflandırılmaktadır. Türk Medeni Kanunu madde 40 ise cinsiyet değişikliği ile ilgili kanun hükümlerini ve şartları düzenlemektedir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında cinsiyet değişikliği ile ilgili cerrahi ve tıbbi müdahalelerin GSS kapsamında karşılanması gerekirken, uygulamada böyle olmadığı; kamuya bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde cinsiyet değişikliği ameliyatlarını yapacak yeterli uzmanlıkta cerrahın olmaması; uzman cerrahların da özel hastanelerde bu sağlık hizmetini fahiş fiyatlara gerçekleştirdiklerinin altını çizmek gerekiyor. Aynı zamanda beden uyum sürecinde transların ihtiyaç duyduğu hormon replasman terapilerinin de GSS kapsamında karşılanması gerekirken, uygulamada hormona erişimde sıkıntılar yaşanmaktadır.

Anayasa değişikliği için gerekçe gösterilen sebepler gerçeklikten uzaktır. Mevcut kanunlar ve uygulamalar zaten cinsiyet değişikliğinin tıbbi zorunluluk halinde ve mahkeme izniyle gerçekleşebilmesini düzenlemektedir. SGK da, 2014 yılında İl Müdürlükleri ve tüm eğitim ve araştırma hastanelerine gönderdiği genelge ile de uygulamaya dair kapsam ve yöntemi detaylı şekilde açıklamıştır.

Trans yurttaşların istihdam politikalarında yer bulamaması, toplumda yaygın olan transfobi temelli ayrımcılık, medya yoluyla transların hedef gösterilmesi ve cinsiyet değişikliği ile alakalı dezenformasyon nedeniyle yaşadıkları fiziksel, psikolojik ve iktisadi şiddet de göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar gerek bizim, gerekse diğer insan hakları örgütlerinin ulusal ve uluslararası raporlarında anlatılmaktadır. Türk Ceza Kanunu madde 122 ile de nefrete dayalı ayrımcılık suç sayılmaktadır. Burada geçen cinsiyet farklılığından kaynaklanan nefret tanımının anayasanın ilgili maddeleri ve uluslararası sözleşmeler de düşünüldüğünde cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesini de kapsaması beklenmektedir.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Türkiye Cumhuriyeti devletine pozitif yükümlülükler ve sorumluluklar getirmektedir. Bu kanun kapsamında İstanbul Sözleşmesi hükümleri Türk iç hukukunun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Dolayısıyla cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık, nefret suçları ve şiddetin önlenmesine dair de Türkiye Cumhuriyeti, trans yurttaşlarının haklarını gözetmek, anayasal eşitlik ve haklardan faydalanma imkanını güvence altına almak sorumluluğu taşımaktadır. Ne yazık ki uygulamada, kolluk kuvvetleri, başvurucu trans yurttaşları 6284 sayılı kanun kapsamında koruma altında görmemektedir. Bu da transların karşılaştıkları şiddet karşısında kendilerini korunaksız ve güvencesiz bulmalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla, anayasa değişikliği teklifine gerekçe olarak sunulan ve dezenformasyon teşkil eden sebepler doğrudan trans yurttaşları hedef aldığı için, geçmişte de benzeri hedef gösteren ve yanlış bilgi içeren söylemler neticesinde de olduğu gibi karşılaştıkları şiddeti ve nefret suçlarını da artıracaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, biz trans yurttaşları da temsil etmekle yükümlü olan tüm milletvekillerine çağrımız bu anayasa değişiklik teklifine hayır oyu vermenizdir. Anayasa değişikliği teklifi; insan haklarını korumak bir yana dursun, aksine ayrımcılık ve şiddeti artıracak, cezasızlık koruması ile failleri nefret suçuna teşvik edecektir. Siz milletvekillerine sorumluluk ve görevlerinizi bir kez daha hatırlatarak, Anayasa’ya ve anayasal hükümle geçerli uluslararası sözleşmelere sadık kalmanız çağrısında bulunmaktayız.

             Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği