Kadıköy'de LGBTİ+'lara polis işkencesi

DİKKAT: “Bu haber şiddete/işkenceye ilişkindir. İçerik daha önce şiddete, ayrımcılığa, nefrete uğrayan ya da şahit olan kişiler için o anları tetikleyebilir, travmatik etkiler yaratabilir."

Sokakta taciz edilen LGBTİ+'lar ve kadınlar polis tarafından ters kelepçeyle götürüldükleri Kadıköy Rıhtım Karakolu’nda saatlerce işkenceye maruz bırakıldıklarını anlattı. İşkence sonucu bir kişinin kolu, bir kişinin dişi, bir kişinin de kulak kıkırdağı kırıldı.

12 Ekim’i 13 Ekim’e bağlayan gece aralarında LGBTİ+'ların ve kadınların olduğu 8 kişi, önce polis ve tacizciler tarafından sokak ortasında tekmeler ve yumruklarla şiddete uğradıklarını sonrasında da ters kelepçe ve yakın mesafe biber gazıyla müdahale edilerek Kadıköy İskele Polis Merkezi Amirliği (Rıhtım Karakolu) götürüldüklerini Siyasi Haber'e aktardı.

Polis’in şiddeti sonucu, bir kişinin kolu kırıldı, bir kişinin kulak kıkırdağı patladı, bir kişinin dişi kırıldı ve birkaç kişi kafa travması geçirdi. Bunların dışında vücutlarının birçok yerinde darp izlerinin mevcut olduğu ifade edildi. 


Şiddete uğrayanların Siyasi Haber’e aktardıkları şöyle:

"Üzerimize araba sürüldü"

“Kadıköy Halitağa caddesinde yürürken beyaz Golf marka bir araç tarafından önümüz kesilerek sözlü tacize uğradık. Bizi taciz eden erkekleri bağırarak uzaklaştırmak isterken üzerimize araba sürüldü. Bunun üzerine aracı ellerimizle durdurmaya çalıştık. Şoför koltuğunun yanında oturan bir erkek araçtan inerek önce üzerimize yürüdü, sonra da fiziksel olarak bizlere saldırmaya başladı. Ardından arkamızdan yürüyen arkadaşlarımız bizlerin bağrışma seslerini duyup koşarak yanımıza geldi.  Arkadaşlarımız geldikten sonra bir süre daha fiziksel şiddet ve sözlü tacize devam ettiler. Bir süre sonra araçlarına geri dönen tacizciler yeniden arabayı üstümüze sürdüler ardından sokağın başına doğru uzaklaştılar ve orada durarak sözlü tacize devam ettiler. Biz ileride durup hala bizi taciz etmeye devam eden erkeklere doğru ilerleyecekken onlar hızlıca araçlarına binip, gözden kayboldular."

"Polislerin gelmesiyle şiddetin boyutu arttı"

“Saldırının şoku ile birlikte birbirimizin güvenliğini de sağlamak için hep birlikte evlerimize doğru yola çıktık. Bir süre sonra arkamıza döndüğümüzde polislerin ve biraz önce bizleri taciz eden tacizcilerin üzerimize koştuğunu gördük. Tacizciler, polise ikimizi göstererek ‘Bunlardan şikayetçiyim’ diye bağırıyordu. Biz daha ne olduğunu anlayamadan, birimizin kafasına yumruk atıldı, diğerimize ise yere yatırılıp ters kelepçe yapıldı. Yumruklarla tekmelerle saldırı başlayınca arkadaşlarımızı ve kendimizi korumaya çalıştığımız anda tüm polislerin de olaya dahil olmasıyla şiddetin boyutu katlanarak arttı. Maruz kaldığımız saldırının içerisinde polis ve tacizciler dışında tanımadığımız kişiler de vardı. Başta iki kişiye yönelik yapılan saldırı diğer arkadaşlarımızın da yerlere yatırılıp tekmelenmesiyle devam etti. Polisler doğrudan suratımıza biber gazı sıkarak bizleri etkisiz hale getirmeye çalıştı.  O esnada ters kelepçelenip yere düşürülen bir kadın arkadaşımızın kafasına polis bir süre boyunca sert bir şekilde bastırdı. Uzunca bir süre mahallemizin tam ortasında orantısız şiddete maruz bırakıldık. Ters kelepçeyle yerde yatırılıp araca bindirilmeyi beklerken bir kadın arkadaşımız polisin, kendisinin memelerini açtığını göstererek yardım istedi. Yardım etmesi için yanındaki arkadaşımıza söylediğinde ise onun da ceketinin düğmelerinin kopartıldığını ve herkesin gördüğü açık bir alanda kapatma isteği dikkate alınmadan müdahaleye devam edildiğini gördük. Ellerimiz ters kelepçeli olduğu için üstlerimizi kapatamıyorduk. Polislere üstlerimizi kapatmak istediğimizi söyledik; fakat polis o esnada bu durumu umursamadan bizim video kaydımızı alıyordu. Araca bindirildiğimizde omuzlarımızla birbirimizin üstünü kapatmaya çalıştık. O esnada polis, arkadaşımızı boğazından sıkarak aracın camına yapıştırdı ve şiddet uygulamaya devam ederek aracın kapısını açarak araçtan attı.”

“4 kadın/ lubunya olarak Kadıköy Rıhtım Karakoluna getirildik. Bir kadın arkadaşımızın astımı olduğunu ve suratına sıkılan biber gazından dolayı nefes alamadığını, çantasında bulunan ilaçlarına ihtiyacımızın olduğunu söyledik. İlaçlar verilmediği gibi kapalı alanda tutulmaya devam edildik. Birkaç dakika sonra arkadaşımız bilinç kaybıyla karakolun içerisinde yere yığıldı. Ters kelepçeli olduğumuz için ne biz ona yardım edebildik ne de polisler yardım etti. Arkadaşımız için su istediğimizde o esnada kendi içtiği suyu uzatarak ‘Başka su yok’ dedi. Uzun bir süre sonra arkadaşımız kendine geldi ve onu hava alması için dışarı çıkardık. 

Saldırı anında mahallede bulunan ve polisin şiddetine şahit olan 4 arkadaşımızın karakolun önüne geldiklerini gördük. Arkadaşlarımız karakolun önünde bize karşı hala devam eden saldırıya ‘Bu yaptığınız işkence, şiddet uygulayamazsınız, görüntülerinizi çekiyoruz’ diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine polislerden birisi, ‘Şunları da alın’ diyerek işkence görüntülerini çekmek isteyen arkadaşlarımıza gözaltı emri verdi. İlk önce dışarıda bulunan ve kapıya en yakın olan bir lubunya arkadaşımız 4-5 polis tarafından dövülerek, yerlerde sürüklenerek, ters kelepçeyle gözaltına alındı. Biz arkadaşımızı yerde görünce onu korumak için yanına yöneldiğimiz esnada, kişi başına en az 3-4 polis düşecek şekilde tekme ve yumruklarla yeniden saldırıya uğradık. Aldığımız darbeler sonucu yere düşüyor, ayağa kalkmak istediğimiz her an yeni bir şiddetli darbe alarak kendimizi yeniden yerde buluyorduk. Polis, yere yatırdığı bir arkadaşımızın kalbine diziyle bastırdı. Arkadaşımız ‘Nefes alamıyorum’ diye bize yardım çığlıklarıyla seslenirken susması için kendisine yakın mesafeden biber gazı sıkıldı ve bunun sonucunda bilincini kaybetti.

Polis iki lubunyanın kafasını birbirine tokuşturdu 

Şiddet bu şekilde devam ederken dışarıda kalan 3 arkadaşımız da karakolun bahçesine alınarak yoğun şiddete maruz bırakıp, gözaltına alındı. Bir arkadaşımızın ağzına biber gazı sokan polis, ‘Şimdi de konuşsana lan top’ diyerek tekmelemeye başladı. Arkadaşımız polisin şiddetinden korkmadığını ifade ettiğinde ise kafasını yanındaki arkadaşımızla tokuşturarak ‘Hala korkmuyor musun?’ diye sordu. Diğer arkadaşımız ise kendisini gözaltına alırken ‘Amına koyarım’ diyerek tecavüz tehdidinde bulunan polise, ‘Avukat geldiğinde de böyle konuşabilecek misin?’ diye sorduğunda ‘Avukatının da amına koyarım ‘ diyerek tecavüz tehditlerine devam etti. Bir arkadaşımıza da küpe taktığı bahanesiyle saldıran polis ‘O küpeyi senin götüne sokarım’ diyerek işkenceyle gözaltına aldı.

Bir kısmımız dövülerek bir kısmımız yerlerde sürüklenerek içeriye götürüldük. Bir anda yeniden biber gazı sıkıldığını fark ettik. Kendimizi gazdan korumaya çalışırken 3 kişi olarak tuvalete sıkıştırıldık. Birbirimize sarılarak ‘Biz buradan nasıl kurtulacağız, bizi öldürmeye çalışıyorlar’ diye konuşurken kapı açıldı ve yeniden yüzümüze biber gazı sıkıldı. Tuvalette yerde yarı baygın halde yatıyorken polisler içeri geldi ve bizi nezarethaneye sürükledi. 8 kişi dörder dörder ayrılarak nezarethanelere koyulduk. 

Bir süre bekletildikten sonra polis içeri gelerek bir arkadaşımızı alıp hastaneye götüreceğini ve hepimizin de teker teker hastanelere götürüleceğini söyledi. Bu duruma itiraz etmemiz üzerine ikişer kişi halinde kelepçeyle hastaneye götürüldük. Muayene olacağımız esnada polis, doktorlara kendilerinin de başımızda beklemek zorunda olduklarını ve gitmeyeceklerini söyledi. Biz bu durumu kabul etmeyince doktor, hastane güvenliğinin beklemesi konusunda polisleri ikna etti. Muayene işlemleri bittikten sonra doktor, bir arkadaşımızın kolunda çatlak veya kırık olabileceğini ancak ödemden dolayı tespit edemediklerini, sabaha kadar buz koyup yeniden muayene olması gerektiğini söyledi. Hastaneden ayrılmadan önce de polislere buz ve ağrı kesici temin etmeleri gerektiğini söyledi ve hastanedeki işlemler bitti. Ancak gözaltı boyunca hiçbir şekilde bunlar temin edilmedi. Karakola döndüğümüzde yeniden nezarethaneye koyularak ifadelerimiz alınana kadar bekletileceğimiz söylendi. İfade ne zaman alınacak diye sorduğumuzda, ‘Keyfimiz ne zaman isterse’ diye cevap aldık. Bir arkadaşımızın kimliği gözaltı esnasında kaybedildi ve kimlik tespiti için ilçe emniyet müdürlüğüne götürüldü. Arkadaşımızın ayakkabısı parçalandığı için yerler ıslak olmasına rağmen yalın ayak şekilde götürüldü. Sabaha kadar bekletildikten sonra ifadelerimiz alındı ve serbest bırakıldık.”

“Polis ve devlet şiddetine karşı dayanışmaya çağırıyoruz”

“Yaşadığımız mahallede kimimiz kimliği nedeniyle, kimimiz politik duruşu nedeniyle, kimimiz giyimiyle bir süredir hedef halindeydik. Gözaltına alınan arkadaşlarımızdan birisi uzun süredir iki erkek tarafından takip edildiğini bize söylemiş, bu durumdan kaynaklı zaten tedirgindik. Uzun süredir akşam olup, işlerimizden çıkma vakti geldiğinde birbirimize haber veriyor ve güvenliğimizi sağlıyor ve tek başımıza evlerimize dahi gidemiyorduk. 12 Ekim gecesi taciz edildiğimiz için polis tarafından saatlerce işkence gördük. Kadınlar ve lubunyalar tacize, tecavüze uğrarken şiddete maruz bırakılıp öldürülürken olay yerine saatlerce gelmeyen polis, tacize uğrayan kadınlara müdahale etmek için 5 dakika içinde olay yerine gelip kadınlara ve lubunyalara saldırıyor! Yaşadığımız olayın münferit olmadığını buradan herkese duyurmak istiyoruz.  Yıllardır mücadele ederken her alanda karşılaştığımız polis ve devlet şiddeti şimdi ise mahallelerimize, evlerimize kadar sıçramış durumda. Güvende değiliz, başımıza gelecek her türlü olayın sorumlusu, saatlerce bize orantısız güç kullanarak işkence uygulayan ve bu işkence sonucu kolumuzu/ dişimizi kıran, kulağımızı ve dudağımızı patlatan erkek devlettir. Herkesi maruz bırakıldığımız polis ve devlet şiddetine karşı dayanışmaya çağırıyoruz.”