“Trans kadınlara yönelik saldırıların birden çok faili var”

Sina Tekin’in 5Harfliler’de yayınlanan “Sermaye, Genel Ahlak, Hortum Süleymanlar, Kolluk Kuvvetleri ve Trans Kadınların Barınma/Yaşama Hakkı” başlıklı yazısı; İzmir’de trans kadınlara yönelik saldırıları, devletin transları yerinden etme politikasını ve uyguladığı sistematik şiddeti içeren kapsayıcı bir içerik sunuyor.

80’li yıllarda transların sürgün edilmesinde “makbul vatandaşlığa” değinen Tekin, yaşanan hak ihlalleri ve ayrımcı politikalarla ilgili şu bilgilere değiniyor:

“Yaşadıkları yerlerden sürülen ya da gettolara sıkıştırılan kimlikler kapitalist, ataerkil, ırkçı normların baskısı altında birçok ayrımcı uygulamayla karşılaşıyor. Örneğin 1996 yılında İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Ülker Sokak’ta yaşayan translar sistematik bir şiddete maruz kaldı. O dönemde Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü Ekip Amiri olan Süleyman Ulusoy, karakolda insanlara hortumla işkence yaptığı için “Hortum Süleyman” ismini almıştı.”

Tekin yazısında, Ülker Sokak’ta, Esat-Eryaman’da ve Meis Sitesi’ndeki transların yerinden edilmeleri ve sermaye ilişkisini şöyle aktarıyor: 

“Cihangir’de transların hem yaşadıkları hem çalıştıkları bu evler, onların sürülmesiyle daha sonra orta-üst sınıfların kiraladıkları/ satın aldıkları evler haline dönüştü. Bu durum müdahalelerin sermaye ile ilişkisini de özetliyor.”

“Translara yönelik tüm bu saldırılar, barınma, yaşam, çalışma gibi en temel insan hakları dahi ihlal edilen transların kent hakkından da mahrum bırakıldığını gösteriyor bizlere. ?.Aslı Zengin de Beyoğlu’ndaki Ülker Sokak olaylarını bu çerçevede değerlendiriyor: “Şehir kapitalizmle beraber, cinsiyet, heteronormativite, etnik kimlik ve egemen din öğeleri üzerinden de örgütlenerek, çeşitli şehir sakinlerini şehir hakkından mahrum ve çeşitli mekânlardan saf dışı bırakır.”

İzmir’de son dönemde trans kadınlara yönelik nefret saldırıları, cinayetler, polis ve bekçi şiddetinin devletin sistematik şekilde yıllardır devam eden yerinden etme politikalarının bir örneği olduğunu vurgulayan Tekin, konuyla ilgili İzmir’de yaşayan trans aktivist Yıldız İdil Şen’in aktarımlarına da yer veriyor:

“Beş yıldır Alsancak’ta devam eden bir polis ablukanın sonucunda var olan bir şiddet aslında bu. Balyoz ekip dedikleri özellikle de trans seks işçilerinin çalışmasını engellemek, sosyal hayatını engellemek için orada var olan bir ahlak şube ekibi var. ?.Bu saldırılar ramazan ayı ile birlikte daha da katlandı. Sadece nefret saldırıları değil polis baskısı da, aslında bunlar tamamen bütünleşti.”

“Bu aslında bir soylulaştırma projesi. Çok yakın bir zamanda Bornova Sokağı güzelleştirme projesi adı altında trafiğe kapatıldı, birçok mekân açıldı. ?Orası şu an çok kalabalık olduğu için kızlar çıkıp orada çalışamıyor. Daha çok iç sokaklara çekildi. Orada evi olan bile, arka sokaklara gidip müşteri almak zorunda kalıyor.”

 

Yazının tamamını okumak için tıklayın.