Böyle İran filmi görmediniz!

Tabularla, baskıcı rejimle, sansürle büyütülen bir alt kültürün varlığını, adeta erkek olmayınca kadın severek dışavuran iki lezbiyen karakterin hikayesi. İran'daki teokratik düzenin ortasında ülkenin gelişmiş burjuva sınıfından başı açık iki kızın, böylesi bir 'Thelma ve Louise'likle sisteme karşı gelmeleri 'Koşul'un ana çatısını oluşturmuş. Bollywood ile Hollywood arasında duran bir dokudan seslenen eserin, yaklaşımıyla evlilik, din, politik sansür gibi kavramları keskince hicvettiği görülebiliyor. Bu durum da genelde at gözlüğüyle belli bir noktaya takılı kalan İran sinemasından cesur bir kadın yönetmenin varlığıyla yüzleştiriyor bizleri. Üstelik bu iki karakterin yakınlaştığı ve ön sevişme yaşadığı yataktaki ilk anı 'sabah ezanı'nın okunmasına denk getirmesi de; dini liderli sistemle ne kadar sorunlu ve muhalif bir sinemacı olduğunu ispatlıyor Meryem Keşavarz'ın. Eylül ayında New York'ta vizyonda izlediğim 'Circumstance', 'Koşul'adıyla 16-26 Şubat 2012 tarihleri arasında düzenlenecek 11. !f İstanbulBağımsız Filmler Festivali kapsamında Türk izleyicisiyle buluşuyor. Sözünü ettiğimiz yapıtın, şimdiden festivalin en çok tartışılan ve iz bırakan filmi olacağını öngörebiliriz.
İran sinemasından bildiğimiz, 'sansüre teslim olmuş sistem' içerisinde 'üçüncü dünya ülkesi'ne uygun bir yedinci sanat anlayışı benimsemektir. O da nedir' Cesur meselelere açılmayan, el kamerası ile çekilmiş ve mizansene şans tanımayan 'gerilla modeli' bir haykırışla seyirciyi selamlamaktır. Son 15 yılda çıkışa geçtiği düşünülen İran sineması da genelde 'karton ve oryantalist' karakterlerle yürüyen bu sebeple de 'vay be sisteme karşı geliyor' dedirten festival filmleriyle sivrilmeye çabalamıştır.

Üst sınıftan bir lezbiyen aşk hikayesi

Cafer Panahi, Muhsin Makhmalbaf gibi yönetmenlerin ürünleri dışında 'sanat'la ilgisi olmayan bu eserlerin çoğunluğu sadece sosyal damarları ve politik vizyonlarıyla önemsenerek uzun bir yol dahi kat etmişlerdir. Meryem Keşavarz ise İran'ın 'kadın hakları' savunuculuğu görevini 'Koşul'('Circumstance', 2011) ile üstlenirken adeta 'farklı durumlar'ın 'pembe dizi'den çıkma aile yaşamlarındaki çıkarımlarına odaklanmış. İran yeraltı kültürü ya da gençliği üzerine gerçek bir lezbiyen aşk filmi olarak özetlenebilecek yapıt asla bir İran filmine benzemiyor.

Aksine ülkenin özgürlükçü bir kesminden daha üst sosyal yapıya ait bir yakasından seslendiği belli olan eserin, birbirine aşık olurken 'dayatmacı teokratik düzen'den kaçan ve Dubai'ye gitme planları yapan iki aşığın izini sürdüğü net. Bunu yaparken İran sinemasının minimalist anlayışından ziyade 2.35:1'de Bollywood ihtişamının ve Amerikan hikaye anlatma sinemasının gereklerini yerine getiren bir işe soyunuyor yönetmen Meryem Keşavarz.

İran kültürünün farklı bir boyutundan İslami rejime bakış

'Duvara Karşı'nın ('Gegen Die Wand', 2004) 'ki ona somut gönderme de var burada- kültürel sıkışmışlıktan nefes alacak hali kalmayan aşk filmi haritasını İran'a, sansürcü-baskıcı bir sisteme uyarlarken ise çok fazla sıkıntı çekmiyor. İki ana karakterin belli bölgelerde başları açık gezmeleri, açık alanda ise 'göstermelik türban' takmaları aslında bir alt kültürden ziyade gerçekliğin hazin temsiliyle yüzleştiriyor bizleri. Zira özgürlüğünü arayan bu karakterler 'sinema'nın büyüsünü bile bir berber dükkanının alt katındaki 'porno film' misali 'yasaklı' bir şekilde kucaklayabiliyorlar.

Yakın oldukları, tutku duydukları erkeklerle cinsel ilişkiye giremedikleri gibi aileleri tarafından anca 'kafa verme usulü' ile evlendirilebiliyorlar. Sürekli röntgenci erkeklerin baskısına maruz kalmaları bir yana polis tarafından da en ufak bir özgür yaklaşımda hemen kısıtlanıyorlar. Yönetmen de bu durumdan rahatsızlığını disko sahnelerinin ve seks sahnelerinin şıklığı ile perdeye aktarırken renk filtreleri, sıçramalı kurgu ve çok yakın ölçekli planlardan fışkıran, 'X kuşağı' niyetine bir İran kültürü olabileceğini anlatmak istiyor bizlere.

İlk yakınlaşma sabah ezanında

Ancak bunların saklı olduğu gerçeği, meseleyi gereğinden fazla iç burkucu hale getiriyor. Yine de filmin sonlara doğru aldığı pembe dizisel tonlamayı ve birkaç yan öğenin yapaylığını saymazsak yönetmenin tabulara karşı açtığı savaşta galip geldiği söylenebilir. Zira burada sabah ezanında ilk ön sevişmelerini yaşayan ardından iç çamaşırlarıyla denize giren ve ilişkiyi adeta 'ezan' öyle istiyormuşçasına devam ettiren bir lezbiyen çift var.

Bu ikili arasındaki sahneler 'hayal' kadar güzel gösterilince ise aslında 'gerçek' hayattaki röntgenci zoraki koca, baba, polis gibi basmakalıp baskıcı karakterler bir o kadar çarpıcı ve işlevsel hale geliyor. Lafın özü yönetmenin İran'daki teokratik düzene karşı mücadelesini hiç çekinmeden iki kadının özgürlüğü üzerinden ele alma düşüncesi kadar şekli de şaşırtıcı. Anlayacağınız İran kültürüne ve sosyolojik yapısına da farklı bir yorum getirmiş 'Koşul', hem de 'Bir Ayrılık'ın ('Jodaeiye Nader az Simin', 2011) yapamadığı kadar yüksek bir cesaret örneği göstererek.

Kültürel tabuların yarattığı cinsel sıkışmışlık meselesi üzerine…

Girilmek istenen durumlarla, türban motifine yaklaşımla, 'Milk'(2008) dublajı yapılırken çıkan orgazm taklidinin sesiyle ya da taksi şoförünün 'ayak'ını ver deyip mastürbasyon yapmasıyla birlikte öne çıkan cinsel bastırılmışlık odaklı sahneler de ana amacı belli etmiş.

'Koşul', kültürel tabuların yarattığı cinsel sıkışmışlık meselesinin özgürlükçü bir dışavurumunun yol açabileceklerine odaklanmış. Bunu da muhalif, çarpıcı, dirayetli ve cesur bir noktaya bağlamış. Keşavarz ilk filminde ümit vaat eden bir noktaya ulaşırken, neden Sundance, San Francisco gibi festivallerde önemsendiğini de kanıtlamış. İlerleyen dönemde İran kaynaklı olmasa bile ortak yapımlarla yoluna devam edecektir yönetmen orası kesin.

FİLMİN NOTU: 6.9

Künye:

Circumstance

Yönetmen: Meryem Keşavarz

Oyuncular: Nikohl Boosheri, Sarah Kazemy, Reza Sixo Safai, Soheil Parsa, Nasrin Pakkho

Süre: 107 dk.

Yapım yılı: 2011





Haber Türk