Bornova Sokak'ta Neler Oldu?

10 Nisan Çarşamba günü, İzmir'in Konak ilçesine bağlı Bornova Sokak ve çevresinde bir grup, trans kadınlara saldırarak darp ve gasp etmişti. 

Yaşanan olaylar kamera kaydına alındı ve bir trans kadın, saldırgan grup tarafından şiddete maruz kalarak darp edilirken, telefonu ve cüzdanı da gasp edildi. Grup daha sonra Bornova Sokak'ta yaşayan diğer trans kadınların evlerine taş atarak saldırdı. Kadınlar, güvenlik önlemi olarak cam ve kapılarını kapatarak evlerine sığınmak zorunda kaldı.  

Gözaltına Alınan Saldırganlar Serbest Bırakıldı 

Trans kadınlara saldırarak darp ve gasp eden saldırganlar, kamuoyu baskısı ile birlikte gözaltına alınarak serbest bırakıldı. Kaosgl.org'a konuşan 20 Kasım Trans+ İnisiyatifi gönüllüsü Avukat Zeynep Yavuz, gözaltına alınanların dördünün çocuk olduğunu belirtti. Kamuoyu baskısının süreç üzerindeki etkisinden bahseden Yavuz, dosyanın hızlı açıldığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. 

Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 6 kişi çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

İzmir Barosu Açıklama Yaptı 

Trans kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırının ardında, İzmir Barosu konuya ilişkin açıklama yaptı. Soruşturmayı ilk günden beri takip ettiklerini açıklayan İzmir Barosu'na üye avukatlar, yaşanan saldırının Alsancak Polis Merkezi'ne yaklaşık 400 metre uzaklıkta bulunmasına, Bekçilerin sürekli devriye gezdiği bir sokak olarak bilinmesine dikkat çekti. Ancak saldırı anında sokakta kolluk kuvvet ya da bekçilerin müdahale etmediğini belirten avukatlar, “Saldırının gerçekleştiği sokakta hukuka aykırı şekilde sistematik arama ve GBT sorgusu yapan kolluk kuvvetleri ile gece markete giderken bile translara sırf varoluşları sebebiyle saldıran bekçilerin 10-15 kişi tarafından uzun süre gerçekleştirilen bu saldırıdan haberdar olmamaları mümkün değildir." dedi.  

İzmir Barosu, soruşturmayı yakından takip ettiğini ve trans bireylere yönelik nefret saldırılarının son bulması için mücadele edeceğini belirterek, “Bu saldırının ve transların hiçbir koruma bulamayışının, transfobik devlet aklının bir sonucu olduğunun farkındayız. Nefretinizle yok saydığınız, ayrıştırdığınız, saldırdığınız, öldürdüğünüz tüm transların; insan haklarını savunmak ve güçlendirmek için buradayız ve mücadelelerine ortağız.” dedi.  

"Bir soylulaştırma projesidir” 

Kaosgl.org’dan Oğulcan Özgenç’in haberinde ise 20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani, Bornova Sokak’ta yaşayan Helin ve Genç LGBTİ+ Derneği’nden Senem Alp ile Sokak’ta yaşananlar konuşuldu.  

Bornova Sokak'ta yaşayan Helin, sokakta yaşanan nefret saldırılarına karşı bekçilerin müdahale etmedeki ihmallerine dikkat çekti. Bekçilerin sokakta olması gereken saatte bulunmadığını ve geldiklerinde ise ara sokaklarda ne olduğundan haberdar olmadıklarını belirtti. Saldırgan grupların bekçi bulunan yerlere girmeden ara sokaklara yönelerek translara saldırdığını ifade eden Helin, bir gün sokakta sara nöbeti geçiren bir kişiye yardım etmeye çalışan kadınların saldırıya uğradığını aktardı. 

Helin, polisin olaya müdahale etmesinin 15-20 dakika sürdüğünü ancak bu sürede zararın meydana geldiğini dile getirdi. Bekçilerin etkisiz kaldığını ve sokakta tek başına kaldığını ifade eden Helin, bu durumun köpeğini dahi sokağa çıkaramaz hale getirdiğini belirtti. Bunun üzerine Bornova Sokak ve çevresindeki saldırı ve şiddet olaylarının İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Valilik iş birliğinde gerçekleştirilen "soylulaştırma" projesinin bir sonucu olduğunu söyledi. 

20 Kasım Trans+ İnisiyatifi'nden Ani, Bornova Sokak'ın ülkenin translar açısından son iki gettosundan biri olduğunu belirtti. Sokak ve çevresinde şiddetin yaygın olduğunu ifade eden Ani, kolluğun sürekli olarak GBT (Genel Bilgi Taraması) uyguladığını ve bu duruma sokakta dolaşırken bile sürekli maruz kalındığını söyledi. 

“Sokağın büyüklüğüne rağmen güvenlik görevlileri tek noktada!”

Ani, geçmiş yıllarda sokağa defalarca saldırıldığını belirterek, güvencesizlik ortamının kendileri tarafından değil, bekçi ve kolluğun belirli noktalarda toplanarak oluşturduğunu vurguladı. Sokağın büyük olmasına rağmen, güvenlik görevlilerinin sadece belirli bir noktada beklediğini ve bu nedenle diğer bölgelerdeki saldırıları engelleyemediklerini dile getirdi. 

Ani, saldırıları önlemek için çeşitli taktikler geliştirmek zorunda kaldıklarını ve geçmişte yaşanan olaylarda bekçi ve kolluğun müdahale etmek yerine insanları sokağa yönlendirdiğini ve saldırıların izleyicisi olduğunu belirtti. 

Genç LGBTİ+ Derneği'nden Senem Alp ise sokaktaki saldırıların hazırlıklı bir şekilde gerçekleştiğini ve Alsancak Karakolu'nda saldırganların genellikle serbest bırakıldığını belirtti. Soylulaştırma projesi ve polislerin/bekçilerin tutumuyla şiddetin arttığını vurguladı. 

Sokağın Talebi Açık! 

Bianet’ten Tuğçe Yılmaz’ın haberinde, Bornova Sokak’ta yaşayan Helin ve 20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani ile, Bornova Sokak’ta yaşanan transfobik saldırı sonrasındaki gelişmeler konuşuldu.  

Bornova Sokak'ta yaşayan trans kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırıların geçmişe uzandığını işaret eden Ani, yaşanan korkunç linç girişiminin medyada yeterince yer bulmadığını belirtti. Kriminalize edilmeye çalışılan transların, saldırganlar tarafından evlerinin taşlandığı aralıkta evden çıkamadıklarını söyledi.  

“Biz artık dayak yemek istemiyoruz!” 

Haberin devamında konuşmasına devam eden Ani, “Kolluktan ve yetkili herkesten talebimiz ise şu: Benzer saldırıların yaşanmaması, potansiyel failler üzerinde caydırıcı bir etki yaratması için kolluk güçlerinin tek bir noktada değil, sokağın her yerinde olması gerekiyor. Bayram Sokak’tan farklı olarak devasa bir sokak Bornova Sokak. Burada bir sürü trans kadın barınıyor ve çoğu mülk sahibi.” dedi ve ekledi: 

“Saldırı gerçekleştiğinde trans kadınlardan nüfuzlu biri şöyle yazdı: Biz artık dayak yemek istemiyoruz ve bunun önünü alacağız. Evet, sokak artık dayak yemek istemiyor ve acil bir görünürlük ile trans derneği talebi var sokağın."