Yaşasın Ezilenlerin Birliği!

“Bunun ötesinde, devrimciler elbette, kapitalizmin ezdiği kullandığı tüm kesimler gibi, eşcinsellerin ezilmesine, kullanılmasını da karşı çıkar. İkincisi, bu kesimler eğer, anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadeleye katılmak isterlerse, buna engel olmaz. Ama burada esas olan, karşımıza cinsel kimlikleriyle değil, siyasi nitelikleriyle çıkmalarıdır.”

Yukarıda okuduğunuz cümle öbeği her zaman yanlarında olduğum, dayanıştığım Yürüyüş dergisinin beni hayal kırıklığına uğratan ve hâlâ özür dilemedikleri yazılarından. Özürde dilemeyecekler, çünkü tüm dayandıkları nokta işkence ve ölüm. Cumhurbaşkanı “merhamet” ediyorum dedi ve Güler Zere serbest bırakıldı şimdi aynı düzenin Bakanı Tekel işçisine “merhamet” ettik diyor. Biz merhametinize muhtacız dedikçe onlar merhamet etmeye devam edecek, peki ya merhamet edilen bizler neden hâlâ merhamet dilenmekte bile aynı söz hakkına sahip görmüyoruz birbirimizi. Bir düşünün lütfen, sarıldığımız plastik kılıfları ve kahramanlıkları yırtmadan dokunamayız birbirimize. Birbirimize dokunmadan aynı yolda yoldaş olamayız, dayanışma içinde olamayız, arzuladığımız ve elzem gördüğümüz o düzeni paylaşamayız.

Bu bağlamda beni daha fazla mutluluğa ve heyecana sürükleyen bir dayanışmadan bahsedeceğim sizlere. Pembe Hayat Lgbtt Derneği geçtiğimiz günlerde Tekel İşçileriyle dayanışmak üzere direnişteki işçileri ziyaret etti ve yemek dağıttı. Dernek adına işçilere seslenen Buse Kılıçkaya şöyle diyordu “Sizlerin yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Bir aydan uzun bir süredir, yağmur-soğuk demeden, onurlu mücadelenize devam ediyorsunuz. En haklı biçimde emek mücadelenize sarılırken, işlerinizi geri isterken, haklarınız gasp edilmesin diye meydanları doldururken polis şiddetine maruz kalıyor ve hükümet tarafından dikkate alınmıyorsunuz. Hayat mücadelemiz ortak. Devletin, polisin, hükümetin bize gece sokaklarda, evimizde, iş yerlerimizde yaşattığı şiddet ile fabrika patronlarının, hükümetin sizlere yaşattığı şiddet aynı. Dertlerimizin ortaklığı sebebi ile sizlere sonuna dek destek vereceğimizi en içten şekilde söylüyoruz.” Yürüyüş dergisine yazdığım cevap yazısının ardından haddimi bilmem üzerine gelen tüm mesajlar bir yana. En önemli tespit, bu iki gurubun yani kimlik mücadelesi veren Lgbtt bireylerin ve İdeolojik mücadele veren bireylerin bir araya gelip diyalog kurmalarının bu tür hatalar yüzünden daha fazla zorlaştığı ve daha yapıcı olunması gerektiğiydi. Evet, daha yapıcı olunmalı, en başta bu işleri sırtlayan örgütlenmeler. Pembe Hayat biliyorum ki ne örgütsel ne de bireyler olarak böyle düşünmemiştir ama ben sadece Yürüyüş dergisi öznelinde devrimcilere ve işçilere en güzel yapıcı eylemi ve dayanışma biçimini bir Lgbtt örgütlenmesi olan Pembe Hayat’ın gösterdiğini düşünüyorum.
Bu dayanışmayı dernekten Kemal Ördek’ten dinleyelim birde…

***

Pembe Hayat Genç Grubu dernek bünyesinde 5 aya yakın bir süredir önemli bulduğumuz faaliyetler düzenliyordu zaten. Genç grubundan gelen teklif ile direnişte olan Tekel işçilerine desteğimizi bu şekilde sunabileceğimizi düşündük.
Hâlihazırda her gün Tekel işçilerinin çadırlarının olduğu bölgeye gidiyor, kendilerine manevi desteğimizi sunuyoruz. Fakat bununla sınırlı kalmamamız gerektiğini düşündük ve neden bizler de Pembe Hayatlı LGBTT'ler olarak desteğimizi sunmuyoruz dedik.

Genç Grubu'ndan gelen öneriyi tüm dernek üyeleri samimiyetle sahiplendi ve de hemen harekete geçtik. İnanamazsın belki ama iki gün içerisinde yemek şirketi ile iletişime geçip bütçemize uygun bir şekilde - ki 100 kişinin bir öğünlük yemeği demek oluyor bu- kuru fasulye, pilav, çorba ve ekmek dağıtmak için gereken ne varsa yaptık.
Daha önce belirttiğim gibi, biz Pembe Hayatlılar olarak zaten her gün Tekel işçileri ile beraberiz. Lokasyon olarak da zaten Dernekten hemen hemen 100-200 metre uzaklıkta Tekel işçilerinin direndikleri bölge. Ancak, bunun dışında kurumsal destek sunmamızın birçok yararı olacağını düşündük. Pembe Hayat'a mı; hayır öncelikle Tekel işçilerine. Buse, yemekleri bizler dağıtırken bir konuşma yaptı işçilere hitaben ve bugüne dek LGBT hareket içerisinde olmadığım kadar mutlu oldum. Neden mi' Çünkü ilk defa emek eksenli bir mücadelede bir LGBTT bireyin - daha da ilgi çekici tarafı bir transın- kürsüye çıkıp yüzlerce işçiye hitap etmesi ve onlar tarafından her cümlesiyle birlikte dakikalarca alkışlanması küçümsenecek bir şey değildir ve belki de Türkiye tarihinde bir ilktir.

Kurumsal olarak Pembe Hayat Derneği, sendikal mücadelenin aslında tam da ortasında duruyor. Evet kimlik eksenli bir politika yürütülüyor, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli yaşanan ayrımcılıklar üzerinden. Ancak çok barizdir ki, emek alanında yaşananlar ile kimlik temelli yaşanan sıkıntılar çok da kopuk şeyler değiller. Buse'nin işçilere seslenişi şu cümle ile bitiyor: "Yaşasın ezilenlerin birliği!" Bu çok sembol bir cümledir. Eşcinseller de işlerinden atılıyor, biseksüeller de translar da. Daha da önemli tarafı şudur: türkiye'deki transların çok önemli bir kısmı halihazırda zaten işçilik alanında çalışıyor, her ne kadar anaakım sendikal mücadelenin özneleri bunu kabul etmese ve görmese de. Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri Sendikası Girişimi de belli bir süredir "Bizler de işçiyiz, sendikal haklarımızı istiyoruz!" diyerek sokaklara çıktılar. Pembe Hayat da başından itibaren özellikle bir trans örgütlenmesi olduğundan dolayı, seks işçileri inisiyatifinde önemli yer tutmuştur.

Bununla birlikte, şunu da düşünmemiz gerekiyor diye düşünüyorum: bizleri orada gören, görünürlüğümüz üzerinden kendini daha iyi hisseden LGBT bireylerin varlığından da haberdarız. Bizler her yerdeyiz, sendikal mücadele yürüten işçilerin de arasındayız. Buse'nin kürsüden yaptığı konuşma bu açıdan da ele alınmalı ve önemsenmeli kanımca.
Tekel işçileri bugün (25 Ocak 2010/Pazartesi) Pembe Hayat Derneği’ne iade-i ziyarette bulundular. Tekel İşçilerini temsilen 3 kişi bugün derneğimizi ziyaret edip teşekkürlerini sundular ve bizlerle cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve tekel işçilerinin mücadelelerinde geldikleri nokta üzerinden sohbet ettiler. İstediğimiz işte buydu. Pembe Hayat bu açıdan çok ama çok önemli bir adım atmış oldu. Bugüne dek görülmeyen, dışlanan ve belki de oradaki tekel işçilerinin arasındakiler tarafından ayrımcılığa maruz kalan LGBTT'lere bugün iade-i ziyarette bulunuluyor.

***

Bu dayanışma şimdilik arada kaynayan, mütevazı bir jest, belki de LGBTT bireyleri cinsel sapkınlar olarak görenlerin gözünde ses çıkarılmaması gereken bir yaranma çabası! İsteyen istediği gibi düşünebilir. Sistemin konserve kutularına soktuğu, merhamet ettiğini söylediği aynı tebaayız. Gelin bir kere daha düşünelim, tartışalım ve gerçekten güvenerek sırt verelim mücadelemize.

Ümit Ilgın Yiğit       http://umitilgin.blogspot.com/