Şiddetle şiddete uğruyoruz...

Şiddete Genel Bir Bakış Buse Şiddetin tanımına söyle bir bakacak olursak, karşılıklı ilişkiler ortamında taraflarından biri veya bir kaçının doğrudan veya dolaylı, toplu ve dağınık olarak, diğerlerinden bir veya bir kaçının bedensel ve/ya türel (ahlaki/moral/manevi) bütünlüğüne, veya mallarına yada sembolik, kültürel değerlerine oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranmaktır. İki çeşit şiddetten söz edebiliriz. Fiili şiddet, pasif şiddet. , Cinayet, darp, dayak, yaralama, işkence, sakat, bırakma, tecavüz, taciz, cinsel ilişkiye zorlama, cinsel kimliğinden dolayı verilen ölüm veya diğer cezalar, bilerek ve isteyerek cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaştırılması, gözaltı, hapis edilmek, gasp vb.'yi fiili şiddet olarak adlandırabiliriz. Pasif şiddet ise, sözlü taciz, şantaj, tehdit, psikolojik işkence ve baskılar, terapi ve tedaviye zorlamak, hırsızlık, zorla evlendirmek ve çocuk yapmaya zorlamak, partneriyle evliliğe izin verilmemesi, evlat edinme izninin verilmemesi, kendi çocuğunun velayetinin cinsel yöneliminden dolayı verilmemesi, dışlanma, ayrımcılık, şiddete tanıklık olma, eğitimine devam edememe, zorunlu seks işçiliğine sürüklenme vb. Travesti ve Transeksüellerin Şiddetsiz Bir Günü YOK!!!! Bir travesti-transeksüelin yaşamına kuşbakışı baktığımızda bile yukarıdaki şiddet türlerini hepsini görüyoruz. Travesti ve transeksüellere yönelik şiddet nerde başlıyor ve nereye kadar gidiyor diye bir baktığımızda, bize yönelik şiddet ailemizde başlıyor, okulda devam ediyor, iş hayatında ise çekilmez bir hal alıyor. Metropoller dışında, bir travesti ve transeksüelin yaşaması nerdeyse imkansız. Zorunlu olarak büyük şehirlere göç ediyoruz. Büyük şehirde kırmızı halılarla bizi beklemiyor. Büyükşehirlerde, zorunlu seks işçiliğine sürükleniyoruz. Seks işçiliği içinde, müşteri -polis- transfobik insanların şiddetleri arasında kalıyoruz. Şiddeti deşifre edemiyoruz ve hakkımızı savunamıyoruz. Medya ve İnsan Hakları Hareketi Bu şiddeti görmemizin önünde ise medya transfobilerimizi besleyerek engel oluyor. Travesti-transeksüellere yönelik insan hakları gazetelerin üçüncü sayfalarından boşluk doldurmak için kullanılıyor. Ana akım medyada hal böyleyken, travesti-transeksüeller insan haklarının derneklerinin kapılarını aşındırmadıkça bize yönelik şiddet insan hakları ihlali kapsamında değerlendirilmiyor ve bize yönelik şiddeti görmezden gelmeye devam ediyorlar. Eşcinsel ve Travesti-Transeksüel Cinayetleri Politik Cinayetlerdir. Katilleri Biliyoruz. Heteroseksizm, heteroseksüel varoluşun dışında hiç varoluşa yaşama imkanı tanımayan, Heteroseksüelliğin bir zorunluluk olarak görme ve biricik varoluş olarak dayatma halidir. kadınlara yönelik cinsiyetçiliğin heteroseksüel olmayanlara yönelik halidir. travesti ve transeksüellere yönelik şiddet ve cinayetler, heteroseksist zihniyetin iç kusmalarıdır. çoğu zaman bir travesti yada transeksüel sırf cinsel kimliğinden dolayı şiddete maruz kalıyor, tecavüze uğruluyor ve öldürüyor. Bu yüzden bu cinayetler politik cinayetlerdir. Katilse, heteroseksist ideolojidir... Kadınlar kadınlığımızı yok sayılıyor. Travesti ve transeksüel kadınlar olarak benzer bir şiddeti kimi feministlerden görüyoruz. Transeksüel-travesti varoluşumuz üzerinden yaşadığımız sorunlar, kadın hareketi içinde gündemleşmiyor, kadınlığımız yok sayılıyor. Kadın hareketi, hetroseksizmi gündemleştirmesi gerekiyor. Eğer toplumsal kadınlığı ve erkekliği değiştirmek dönüştürmek istiyorsak, daha özgür bir dünyanın hayalini kuruyorsak, feministlerin transfobi ve homofobileriyle yüzleşmeleri gerekiyor. Travesti, transeksüel, biseksüel kadınları ve lezbiyenleri kucaklamayan ve heteroseksizmini sorgulamayan bir hareket hangi erkekliği ve kadınlığı dönüştürecek. Travesti, transeksüel, biseksüel ve eşcinsel kadınların sorunlarını marjinal olarak değerlendirmeden bir arada nasıl yürüyebiliriz sorusuna gelin beraber yanıt olalım.