“Kayyım siyasi bir darbedir!”

“Kayyımlara karşı LGBTİ+’lar olarak sesleniyoruz.
 
19 Ağustos sabahı Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları, haklarında başlatılmış soruşturmalar ve sonuçlanmamış davalar gerekçe gösterilerek hukuksuzca görevlerinden uzaklaştırıldı. Yüzlerce polis belediyelere kapılarını kırarak baskın yaptı. 31 Mart seçimlerinin ardından kaldırılan polis bariyerleri yeniden konuldu. Belediye başkanlarının yerlerine şehirlerin valileri kayyım olarak atandı. Birçok şehirde aynı saatlerde başta belediye çalışanları olmak üzere 418 kişi evlerine baskın yapılarak gözaltına alındı. 
 
Belediyelere kayyım atanması siyasi soykırımın bir parçasıdır, siyasi darbedir.
 
Bu siyasi darbe, Saddam usulü başkanlık sistemine dayanarak anti demokratik uygulamalarla halkın iradesinin gasp edilmesidir. Demokratik bir hukuk devletinde olması gereken ise devletin taraf olduğu temel hak ve özgürlükleri düzenleyen sözleşmelerdeki yükümlülüklerine uygun olarak anti demokratik uygulamalarla mücadele etmesidir. Demokratik hukuk devletinin pozitif ve negatif yükümlülükleri; seçmen iradesini tanımak, seçme ve seçilme hakkına saygı göstermek ve bu hakka müdahale etmemektir.
 
OHAL’in hukuksuz uygulamaları sonucu hiçbir somut delil gösterilmeden siyasi saiklerle ve keyfi uygulamalarla binlerce kişi KHK’lerle ihraç edilmiş, tutuklanmış, hapsedilmiş ve hatta sivil ölüme sürüklenmiştir. OHAL rejimi, Saddam usulü başkanlık sistemi tarafından kalıcılaştırılmış, yürütmenin tahakkümü yargının yerini almıştır. Belediyeler, özerk yapıları gereği idarenin kısıtlı vesayetine tabi iken bu kalıcılaştırılmış OHAL sistemiyle yürütmenin hiyerarşisine tabi kılınmıştır. Belediye ve merkezi idare ayrımı ortadan kalkmıştır. Belediye başkanlarının görevden alınmaları kalıcılaştırılmış OHAL sisteminin tezahürüdür. Devlet taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde ve Anayasasında seçme ve seçilme hakkına haksız müdahale etmiş, yükümlülüklerini yerine getirmemiştir.
 
Kayyımın atanmasına karşı toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını barışçıl yöntemlerle kullanan yurttaşlar biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su kullanılarak darp edildi ve gözaltına alındı. Çocuklara ters kelepçe takıldı. Temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası metinlerde hiçbir sınırlamaya tabi tutulmayan işkence yasağı ihlal edildi, bu işkence görüntüleri medyaya yansıdı. Türkiye’de son yıllarda Gezi Direnişi, Onur Yürüyüşleri, 8 Mart Gece Yürüyüşleri, 1 Mayıs Yürüyüşleri gibi barışçıl gösteri ve toplantı yürüyüşlerine yapılan orantısız müdahaleler yapısal bir sorun haline gelmiş ve pek çok yurttaşın başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmiştir.
 
Walter Benjamin’in deyişiyle, "ezilenlerin geleneği, bugün yaşadığımız 'olağanüstü halin' kural olduğunu gösteriyor bize. Bizim yapmamız gereken de hakiki olağanüstü hali açığa çıkarmak ve böylece faşizm karşısındaki konumumuzu güçlendirmektedir."
 
Bizler aşağıda imzaları bulunan LGBTİ+ örgütleri olarak kayyıma ve yasakçı başkanlık sisteminin antidemokratik uygulamalarına karşı sessiz kalmayacağımızı ve mücadelemizi barışçıl yollarla şimdiye dek nasıl sürdürdüysek bundan sonra da artırarak devam ettireceğimizi bildiriyoruz.
 
İmzacı örgütler: BİZ Antalya Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Derneği, Çanakkale LGBTİ+ İnisiyatifi, Gaziantep ZeugMADİ LGBTİ, Hacettepe Queer Deer, İHD Antalya LGBTİ+ Komisyonu, KeSKeSoR Amed LGBTİ+ Oluşumu, Kızıl Okyanus LGBTİ+, Kocaeli LGBTİ+ İnisiyatifi, Kuir Eskişehir LGBTİ, Lavender LGBTİQ+ Ege Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Topluluğu, şugarmekanlar, Queer Anka”